Nevin SEVÜK
  Güncelleme: 10-10-2023 14:22:00   10-10-2023 14:16:00

Dindar Kindar Nesil Hayaline Doğru Çocuklarımız Diyanet ve Tarikatlar Kıskacında

Millî Eğitim Bakanlığı (MEB), Diyanet İşleri Başkanlığı ve Gençlik ve Spor Bakanlığı arasında imzalanan “Çevreme Duyarlıyım, Değerlerime Sahip Çıkıyorum (ÇEDES)” projesi kapsamında “manevi danışman” olarak imamlar, vaizler, müezzinler ve Kuran kursu hocaları MEB okullarında öğrencilere "değerler eğitimi" verecekler. Böylelikle 2010 yılında uygulaması başlayan eğitimin Diyanet'e teslim projesine yeni bir halka eklenecek, imamlar camiden çıkıp okullara girecek, değerler eğitimi pedagojik eğitim almış öğretmenlerce değil, eğitim düzeyleri belirsiz din görevlileri tarafından verilecek. Protokolden daha birçok ailenin dahi haberi yokken, İzmir’de her üç okuldan birinde "manevi danışman" atandı bile.

Projede çocukların belli etkinlikler için "ÇEDES Uygulama Mekânları” kisvesi altında camilere, çeşitli dini merkezlere götürülmesi öngörülüyor. Kapsamı açıklanmayan bu husus başka bir tehlikeyi işaret ediyor. Öğrencilerin tarikatların bulunduğu ortamlara götürülmesi, değişik tarikat ve cemaatlerle ilişki kurmalarıyla sonuçlanabilir. 19 Nisan’da Karaman Ermenek’teki Hurşit Akpınar İlkokulu öğrencileri, ÇEDES projesi kapsamında camiye götürüldü. Camide iftar öncesi toplanan öğrencilerin camideki mevcudiyeti teravih namazına kadar devam etti.

Laiklik ve bilimsel eğitime aykırı olduğu halde 1982 Anayasasının 24. maddesine göre din kültürü ve ahlak öğretiminin ilk ve ortaöğretim kurumlarında okutulan zorunlu dersler arasında yer alması ile birlikte din eğitimi MEB okullarına yerleştirildi. Türkiye’de din dersinin okullarda müfredata girmesi ile birlikte eğitimde bir gericilik yaygınlaştırma süreci başladı. Görmezden gelinen bu gericilik, verilen ödünlerle AKP dönemi karanlığını yarattı. AKP iktidarı zaten var olan bu süreci hasıraltı etme, gizleme ve bir kılıfa sokma gereği duymadan hızlandırmış ve uygulamaya kapsamını genişletmiştir. Dolayısıyla gericiliğin tarihini iyi bilmek, 20 yıllık sürece saplanıp kalmadan, bu dönemin öncesine gitmek, karşı durulması gereken yapının AKP iktidarından öte Cumhuriyet'in resmi ideoloji olan "tek din, tek mezhep, tek millet"in farkında olmak gerekir.

Peki AKP döneminde değişen ne oldu?

Sonda söyleneni biz başta söyleyelim; şimdiye kadar devletin güdümünde devletle iç içe olan din, devlet-din dengesinde yükselişe geçti. Din, devlet ve devletin tüm kurumlarını, hukuku, yargıyı, orduyu, siyaseti, toplumsal yaşam tarzını idare/idame etme konumuna geldi. Bunun adı bildiğimiz 'şeriat devleti'dir. Artık devlet ve toplumsal yaşam şeri kurallara göre biçimlenecektir. ÇEDES bu gidişatın eğitimdeki son ayağıdır. Son bölümü, 'karma eğitimi' ortadan kaldırmak olacaktır.

Asıl itibariyle 2021 yılında imzalanan ÇEDES projesi yeni değil, ilk haliyle kreş ve ilkokulları kapsıyordu. 1-3 Aralık 2021'de toplanan 20. Milli Eğitim Şurası'nda okul öncesi eğitimde çocuklar için din eğitimi verilmesi kararı çıktı. Ondan çok önce Hayat Boyu Öğrenme Genel Müdürlüğü bünyesindeki proje kapsamında, "dinimi seviyorum, dinimi öğreniyorum, Kuran'ı ve peygamberimi seviyorum" gibi kurs programlarıyla okul öncesi dönemde din eğitiminin çoktan başladığını biliyoruz. 2023 yılında imzalanan protokolle kapsam genişletildi, ilkokul ve ortaokul öğrencileri de projeye dahil edildi.

ÇEDES, tüm baskılara rağmen boyun eğmeyen, çocuklarını bilimsel nitelikli eğitimin son kırıntıları kalmış okullarda kalması ısrarında bulunan kesimlere yönelik bir operasyondur. Diyanet'in, tarikatların ve dinci vakıfların eğitimi toptan ele geçirme hareketidir. Elde avuçta kalmış seküler muhalif kesime ideoloji dayatması ve bu kesimin fütursuzca dinci topluma dönüştürülmesidir.

Dindar ve kindar nesil hayalindeki AKP/MHP faşizmi, toplumsal ve ekonomik çöküşe eş zamanlı olarak eğitimde de somut hedeflerle harekete geçti. Eğitim yatırımlarına ayrılan bütçeyi küçültmeye gitti. 30 yıl önce toplam devlet bütçesinin yüzde 30'u eğitime ayrılırken, 2023 yılında yüzde 9'a düşürüldü. Oysaki tarikatlara ve yan örgütlenmelere Din Öğretimi Genel Müdürlüğü vasıtasıyla yani devletin denetiminde 2022 yılında 20.6 milyar gibi bir pay aktarıldı. MEB bütçesinden imam hatip okulları için bu yıl 33,8 milyar liralık bir bütçe ayrıldı. Buna rağmen devletin her türlü konforunu, ayrıcalığını yaşayan imam hatip okulları yine de hedeflediği gibi dolmuyor, doldurulamıyor. Devasa bütçeler ayrılan yurtlar ve imam hatipler için gerekli çocuk sayısına ulaşılamıyor. Bununla gerici hareket yüzünü tekrar MEB okullarına çevirdi. Eğitim sistemini her açıdan çökertmiş olan iktidar "manevi değerler eğitimi" ile yavaş ilerleyen bu süreci hızlandırma derdindedir tam hız yol alıyorlar.

Ya bizler?

Dünü aratan her bir gün, atılacak adımları zorlaştırırken bir 5 yıl daha seçim umuduyla beklemek geleceğimizi ipotek altına vermektir.

Ya koca bir ilkesizlik seviyesinde her şeyi kendine hak gören bu zihniyetin  insafa gelip bu projelerden vazgeçmesini bekleyeceğiz yahut bu organize kötülüğe, sistematik suç örgütlülüğe birlikte itiraz edip zorlu bir süreç için güçlü bir halk inisiyatifi oluşturacağız. Büyük sıkıntılar silsilesi içinde yuvarlanıp giderken geçiştirilecek zaman kalmadı.

Bu gerici hegemonyayı kıracak karşı siyasal yapılanmanın, siyasi bir iradenin yoksunluğu gün gibi ortada. Kendini cumhuriyetçi, laik, seküler  gören Türkiye'nin diğer yarısının bir halk örgütlenmesi hemen şimdi elzemdir.

Nevin SEVÜK

  Bu yazı 3159 defa okunmuştur.
  FACEBOOK YORUM
Yorum
  YAZARIN DİĞER YAZILARI
HABER ARŞİVİ
GAZETEMİZ
Tüm Anketler
Web sitemize nasıl ulaştınız?
BİZİ TAKİP EDİN
  • YUKARI