Rıza AYDIN
  06-07-2020 10:45:00

CEM VAKFI HAKKINDA DÜŞÜNCELERİM

Cem Vakfı hakkında ne düşündüğümü soran bir arkadaşa, düşüncemi kısacası şöyle izah ettim:

“Cumhuriyetçi Eğitim ve Kültür Merkez Vakfı” sözünün kısa yazılışı olan (CEM Vakfı),  1993’teki Sivas Katliamına bir tepki olarak yükselişe geçen Alevi hareketini kontrol altına almak için, o dönem Cumhurbaşkanı olan Demirel ile İzzettin Doğan’ın kararlaştırıp, devlet aklıyla kurulan bir vakıftır.  CEM Vakfının kuruluş tarihi 27 Mart 1995. Cem Vakfını kurma kararını Demirel’in önerisi üzerine kurduğunu İzzettin hoca bir televizyon proğramında açılamadığı için, bunun bilinmeyen bir yanı yoktur.

Dünyanın her yerinde devletler halkın bilincini bulandırmak için, devrimcilerin yaptığı ya da halk içinde kendiliğinden gelişen olumlu gelişmelere benzer kurumlar kurar ya da onların yaptığı gibi eylemler yaparlar. Dünyada buna Kontra ya da kotra gerilla eylemleri denir.

Örneğin  Mahir Çayangil  eylemlere başladıklarında Türkiye’deki Amerika’nın askeri merkezlerini (kuruluşlarını) hedef alan saldırılar yapmışlar.  Bu eylemler, halkın nezdinde bir sempati toplamış. Bu prestiji, bu sempatiyi kırmak için, Kontracılar sanki Mahir Çayangil yapmış gibi, bir müzeye, çöp bidonlatına vs bomboşlar koymuşlar. Bunun üzerine Mahir Çayan, kendi eylemleri ile kontra eylemlerinin birbirinden ayrılması için, “İhtilalin yolu adlı” bir birdiri yazıp, dağıtarak, Amerika’nın askeri tesislerini hedef almayan tüm eylemler karşı devrimcilerin yaptığı kontra eylemlerdir, bizim yaptığımız işler değildir diye açıklama yapmışlardır; bir eylem Amerika’nın askeri varlığını, işgalini hedef almıyorsa, bilinsinki bu bizim işimiz değildir demiştir.

Dünyanın her yerinde devletler,  kamu oyunun yanıltıp, kafaları karıştırmak için, böyle eylemler yaptırır, böyle dernekler, böylesi kurumlar kurdurur, görev verdiği kişilere devrimci kisvesi adı altında yazılar yazdırır; hatırlatsanız 15 Temmuz FETO Darbesinden sonra, Fetonun Alevilik kisvesi altında kurdurduğu kimi Derneklerin kapatıldığını, Fetocular adına Aleviler içinde çalışmalar yürüten Prof Osman Eğri gibi kimi kişilerin yurt dışına kaçtığını gazeteler yazdı. Türkiye Cumhuriyetin geleneğinde böyle şeyler başından itibaren vardı. Mustafa Kemal’in de, 9 Eylül  1923 ‘de Cumhuriyet Halk Fıkrasını (CHP) Kurmadan üç yıl önce 18 Ekim 1929’de Komünist Fırkası adıyla bir Komünist  parti kurdurduğu, bu partinin temsilcilerinin başlarına  Kızıl Kalpaklar  giyerek Moskova, Lenin ile görüşmelere gittiği bilinir, Moskova’da görüşmeler yaptıkları bilinir. Bu konuda Türkiye Cumhuriyeti dünyaya örnek olacak kadar zengin tecrübeye sahiptir.

İşte “Cumhuriyetçi Eğitim ve Kültür Merkezi vakfı” adıyla kurulan Cem Vakfıda dönemin Cumhurbaşkanı Demirel’in isteği ile İzzettin hocaya kurdurulan bir kurumdur; İzzettin Doğan bir televizyon proğramında Cem Vakfını kurmayı Demirel ile birlikte kararlaştırdıklarını söyledi için bu ayan beyan bilinen bir durumdur.

Cem Vakfı, kuruluşundan itibaren, Aleviliği, Sünnilik gibi bir yapıya büründürüp yani Alevi kurumlarını Diyanet işleri başkanlığı  gibi bir yapıya büründürerek  devletin güdümüne almaya çalışma çabasıdır Cem Vakfı. Öz olarak söylersek,  Cem Vakfı, Alevi kurumlarının, Diyanet İşleri Başkanlığı içinde bir kurum olmasını, Alevilerinde böylece devlet tarafından yönetilmesini, böyle temsil edilip, Diyanete bağlı bir kurum olarak yönetilmesini istemektedir.

Alevilerin içinden doğal olarak çıkmış, Hacı Bektaş Veli Kültür Dernekleri (yeni adıyla söylersek Alevi Kültür Dernekleri), Pir Sultan ABDAL Kültür Dernekleri dışında bir takım kişilere bağlı, kişilerin denetiminde kurulan derneklere ihtiyatlı yaklaşılmalıdır; vakti zamanında Fetocuların kurduğu, kurdurduğu bıtırak gibi biten Alevi derneklerini unutmamak gerekir. Mesela Cami Cem evi projesinin Feto ile İzzettin Doğanın ortak projesi olduğunu herkes biliyor, bilmesi gerekir. 

Bu türden Derneklerin, oluşumların olmasını engellemek mümkün değil ama bunlardan uzak durulmalı, bunları sürekli  teşhir edilmeli, bunlardan uzak durmayı telkin etmek gerekir. Başka bir çare yok. Bütün bunların derdi, sureti haktan görülerek kafa karıştırmaya çalışmaktır. Bugün AKP ile MHP hükümetinin de kurdurduğu böylesi dernekler, böylesi yapılar olmuş olabilir, bunun için dikkat edip, bu yolda olanları uyarmak, aydınlatmak gerekir. Kimseyi kırıp dökmeden, bu yola girmiş canlarımızı, bu yanlışlara düşmüş kişileri aydınlatmak görevimiz olmalı. Aleviler gönül eridir, bütün bunları yaparken gönül kırmadan Alevilere has bir dil kullanılmalıdır; çünkü Alevi’nin özü böyle olmayı gerektirir. Unutmayalımki, bu akımlara kapılan Alevi canlar bizim içimizden çıkmış, bir nedenle yanılıp, bu yola girmiş insanlardır. Bunları kırıp, hasım kaplar oluşturmadan bu arkadaşlarımızı uyarmaya çalışmalıyız. Bilmeliyiz ki, dünya kimseye baki değil, Kişilere bağlı olan bu kurumların önderleri bu dünyadan göçünce, bu kurumlar yaşamaz, buradaki Alevi kitlede doğru görüp, doğru yere gelir; bunun için kimsenin gönlünü kırıp, hasımlık yaratmamak gerekir.

Toparlayarak kısaca söylemek gerekirse:  CEM Vakfı, tarihsel olarak Devletin yönettiği Aleviliğe benzer, bunun tarihte örnekleri çoktur. Devletler böyle faaliyetler yaparlar, Türkiye Cumhuriyeti bu konuda çok daha fazla tecrübeye sahiptır, bunların bilinmesi gerekir.

Kısacası toparlayıp söylersem,  Cem Vakfı devletin Aleviler içindeki bir koludur, bozuk bir saatin, günde iki defa doğruyu gösterdiği gibi bazan iyi şeyler yapmış olsalar da onlardan uzak durulmalı, onlara ihtiyatlı yaklaşılmalıdır. Bunların misyonları, amacları dostane bir dille dostlarımıza anlatılmalıdır. Bakın Feto ile işbirliği yapan Fetonun bankasına para yatıranlar hakkında savcılar soruşturma açtı ama Fetonun  cami Cem evi projesi hakkında hiçbir şey olmadı, olmasını da istemeyiz ama bunlar bilinsin yeter.

Kısacası,  Cem Vakfı hakkına bunları düşünüyorum.

 

Aşk İle

  Bu yazı 24088 defa okunmuştur.
  FACEBOOK YORUM
Yorum
  YAZARIN DİĞER YAZILARI
HABER ARŞİVİ
GAZETEMİZ
Tüm Anketler
Web sitemize nasıl ulaştınız?
BİZİ TAKİP EDİN
  • YUKARI