Suriye’nin bugün içinde bulunduğu kaos, emperyalist güçlerin ulusları nasıl çıkarlarına göre şekillendirdiğinin çarpıcı bir örneği. İç savaş, dış müdahaleler ve bölgesel çatışmalar arasında sıkışmış bir halk; açlık, yoksulluk ve umut kırıklığıyla yüzleşiyor. Bu tablo, çıkarlarını halkların acılarından sağlayan güçlerin kanlı oyunlarını bir kez daha gözler önüne seriyor.
Emperyalist Planların Ortasında Suriye
Suriye’nin çöküş süreci, Esad rejiminin baskıcı politikaları ve halkın özgürlük talepleriyle başladı. Ancak bu talepler, kısa sürede ABD, Rusya, Türkiye, İran ve Körfez ülkeleri arasında bir güç mücadelesine dönüştü. Bu süreçte Suriye halkı, emperyalist güçlerin çıkar çatışmalarında yalnızca birer piyon haline geldi.
Bombalar, silahlar ve ekonomik yaptırımlar altında ezilen halk, temel haklarından yoksun bırakıldı. Silah ticareti ve enerji kaynaklarının kontrolü uğruna milyonlarca insanın hayatı hiçe sayıldı.
Ekonomik ve Siyasi Bağımlılık Kıskacı
Emperyalist stratejinin temelinde ekonomik ve siyasi bağımlılık yatıyor. Bir zamanlar tarımda kendine yeten bir ülke olan Suriye, savaş ve yaptırımlar nedeniyle gıda krizine sürüklendi. Bu durum, halkın temel ihtiyaçlarını karşılamasını imkânsız hale getirirken emperyalist güçler için bir fırsata dönüştü.
Tam bağımsızlık, yalnızca askeri değil, aynı zamanda ekonomik ve siyasi kararların özgürce alınmasıyla mümkündür. Suriye, kaynaklarını kontrol edemediği ve bağımsız kararlar alamadığı için bu kara deliğe sürüklendi.
Emperyalizmin Bitmeyen Açgözlülüğü
Emperyalizm, kısa vadeli kazançlar için değil, uzun vadeli hâkimiyet için hareket eder. Suriye’nin stratejik konumu, enerji kaynakları ve etnik yapısı, bu güçlerin iştahını kabartıyor.
ABD ve Rusya enerji koridorlarında hâkimiyet yarışı içindeyken, Türkiye sınır güvenliği ve Kürt sorunuyla bölgedeki etkisini artırmaya çalışıyor. İran Şii eksenini genişletmek isterken Körfez ülkeleri kendi jeopolitik çıkarlarını gözetiyor. Tüm bu çatışmalar, Suriye halkının kendi geleceğini belirleme hakkını elinden alıyor.
Suriye’nin Dramından Çıkarılacak Dersler
Suriye’nin yaşadığı trajedi, sadece bölgesel değil, evrensel bir ders niteliğinde. Emperyalist kıskacın kırılmasının yolu, ekonomik ve siyasi bağımsızlığı sağlamaktan geçiyor. Bu sadece Suriye için değil, tüm mazlum halklar için bir zorunluluktur.
Uluslararası ilişkilerde halkların refahını önceleyen, müdahalelere kapalı bir yönetim anlayışı geliştirmek, bu bağımsızlık mücadelesinin temel taşıdır.
Yeni Bir Afganistan mı?
Suriye’nin kaderi, Afganistan’la paralellikler taşıyor. Ülkenin bazı bölgelerinde otoriter rejimlerin ve şeriat düzeninin adım adım inşa edilmesi, özellikle kadın haklarını ve bireysel özgürlükleri tehdit ediyor. Bu durum, karanlık bir geleceğin habercisi.
Peki sırada kim var? Emperyalizmin gözünü diktiği bir sonraki ülke neresi olacak? Hangi halklar yeni savaşların ve yıkımların bedelini ödeyecek? Bu sorular yalnızca Suriye halkının değil, tüm dünya halklarının gündeminde yer almalıdır.
Halkların Dayanışması ve Direnişi
Bu döngüyü kırmanın yolu, halkların dayanışması ve direnişi ile tam bağımsız bir dünya düzeni inşa etmekten geçiyor. Ancak o zaman, bu karanlık oyunlar boşa çıkarılabilir ve halklar kendi kaderlerini tayin etme hakkını yeniden kazanabilir.
Mehmet Ali Demir