
AABK'da Onursal Başkanlık Tartışması ve Etik
Mehmet Ali DEMİRAvrupa Alevi Birlikleri Konfederasyonu (AABK) Onursal Başkanı Turgut Öker, son dönemde dünyanın ilk cemevi olarak projelendirilip inşa edilen, ancak çeşitli manipülasyonlarla İslam Alevi Teşkilatı tarafından ele geçirilerek ihaleyle satılan cemevini Alevi toplumuna yeniden kazandırmak için yoğun çaba harcıyor. Bu kritik süreçte AABK yöneticilerinin deprem yardımları ve belgesel yapımı gibi konularda gelen eleştirilere karşı sergilediği tutum, Alevi toplumu içinde şeffaflık ve hesap verebilirlik tartışmalarını yeniden alevlendirdi.
AABK yönetimi, genel kurul tarafından Turgut Öker’e verilen onursal başkanlık unvanını, yönetim içinde alınan bir kararla geri almaya çalıştı. Ancak bu adımın meşruiyeti tartışmalıdır; zira genel kurul kararıyla verilen bir unvanın yalnızca yine genel kurul tarafından geri alınabileceği hukuki bir gerçektir. Bu durum, yönetim anlayışında şeffaflık ve eleştirilere açıklık eksikliği tartışmalarını yeniden gündeme getirmiştir.
Şeffaflık ve Hesap Verebilirlik İhtiyacı
Eleştirilere kapalı bir tutum sergilemek, Alevi kurumlarının temsil ettiği değerlere uygun değildir. Halk adına yapılan her çalışmanın halka hesap vermeyi gerektirdiği açıktır. Ancak deprem yardımlarının kullanımı, belgesel yapımı ve toplumsal kaynakların dağıtımı konularında tatmin edici açıklamaların yapılmaması, Alevi toplumunda ciddi bir güvensizlik yaratmaktadır.
Turgut Öker, halktan toplanan yardımların dağıtımı konusunda son kuruşuna kadar tüm belgelerin açıklanmasının zorunlu olduğunu vurgulamaktadır. Yapılan yardımların ayrıntılı bir şekilde belgelenerek – gıda, konteyner, çanta gibi yardımlar ve kurumlara verilen paralar – kamuoyuna sunulması gerekmektedir. Bu sürecin şeffaf bir biçimde yürütülmesi ve bağımsız bir muhasebe kurumu tarafından incelenerek raporlanması, hem dedikoduları sona erdirecek hem de kurumlara olan güveni yeniden tesis edecektir.
Eleştiri ve Özeleştiri Kültürü
Alevi kurumlarının eleştiri ve özeleştiriye açık bir yapıya sahip olması, Alevilik inancının temel ilkelerindendir. Ancak, farklı düşünen bireylerin disiplin mekanizmaları yoluyla uzaklaştırılması, demokratik değerlerle bağdaşmamaktadır. Sorunların açık bir şekilde pir divanında tartışılması ve yolun gereği neyse onun yapılması, Alevilik geleneğine uygun bir yöntemdir.
Eleştirilere kapalı bir anlayış, toplumsal dayanışma ruhunu zedeleyebilir ve Alevi kurumlarının bölünmesine yol açabilir. Bu nedenle daha kapsayıcı bir politika izlenmesi elzemdir. Halkın beklentilerine yanıt veren bir şeffaflık ve hesap verebilirlik anlayışı, Alevi toplumunun birlik ve dayanışması için hayati önem taşımaktadır.
Mehmet Ali Demir
YORUMLAR 0 Yorum YORUM YAP
FACEBOOK YORUM
YAZARIN DİĞER YAZILARI
- Faşizm Olağanlaştırılıyor mu? Gelir Adaletsizliği, Savaşlar ve Yeni Dünya Düzeni
- Korku İklimine Teslim Olursak, Bugünleri Mumla Ararız
- Alevi Cemlerinin Tarihsel ve Felsefi Kökenleri
- Turan Meriç’in Ardından
- Ahmet Uğurlu Alevi Toplumunu Temsil Edemez
- Cemevi Dedesi Mehmet Mercan’dan Alevi İnanç ve Toplum Değerlerine Darbe
- Başkasının Hızır’ı Olmak ve Toplumsal Dayanışma
- Kızılbaş Alevilikte Rıza Şehri Ütopyası ve Alevi Örgütlülüğünün Sorunları
- DEM Parti'nin Demirtaş Sessizliği
- Kızılbaş Alevilikte Hak ve Hızır Kavramı
- AABK'da Onursal Başkanlık Tartışması ve Etik
- Magdeburg Saldırısı: İslamofobi, Aşırı Sağ ve Bireysel Radikalleşmenin Birleştiği Tehlikeli Nokta