
Kızılbaş Alevilikte Rıza Şehri Ütopyası ve Alevi Örgütlülüğünün Sorunları
Mehmet Ali DEMİRBugünlerde Kızılbaş Alevilikte "Rıza Şehri" ütopyası ve Suriye’de Nusayri Alevilere yönelik katliamlar üzerine, birbirinden farklı ancak birbiriyle bağlantılı iki konuyu tartışıyoruz. Bir yanda özel mülkiyetin ve paranın olmadığı, komünal bir yaşamı temsil eden bir ütopya; diğer yanda ise yaşanan katliamlar ve Alevi örgütlülüğünün içinden çıkamadığı sorunlar var.
Rıza Şehri, Alevi inancında özel mülkiyetin ve paranın olmadığı, sınırsız ve sınıfsız bir toplum ütopyasını temsil eder. Bu ütopya, Marksist felsefede varılmak istenen nihai dünya düzeni ile çarpıcı benzerlikler gösterir. Ancak biri inanç temelli, diğeri ise siyasi ve sınıfsal bir dönüşüm düşüncesidir.
Bu ütopyanın hayata geçirilip geçirilemeyeceği sorusu, günümüzde kapitalizmin vahşi saldırganlığı ve çevresel yıkımları düşünüldüğünde iyice karmaşık bir hal alıyor. Belki bir gün, yeraltı ve yerüstündeki kaynakların tükenmesi sonucu mevcut sistemlerin çöküşüyle birlikte, insanlık bu tür bir komünal yaşamı zorunlu olarak hayata geçirmek durumunda kalabilir. Ancak bugünün siyasi atmosferinde bu, Aleviler açısından yalnızca bir hayal gibi görünüyor.
Aleviler, tarih boyunca örgütlenme açısından yetersiz kalmış bir topluluktur. Günümüzde örgütlülük oranı üçte bir seviyesine kadar gerilemiş durumda. 1400 yıllık İslam mezhebine kendini mahkûm etmiş olanların birçoğu, baskı ve asimilasyon politikalarından kurtulamayan Aleviler, siyasi İslam’ı eleştirse de onun etkilerinden tam anlamıyla sıyrılamamıştır. Bu öz eleştiri yapılamadığı sürece, Rıza Şehri gibi bir ütopyanın gerçekleşmesi mümkün görünmüyor.
Geçmişte köylerde yaşanan komünal yaşam, bir yönüyle Rıza Şehri ütopyasının kısmi bir gerçekleşimiydi. Taliplerin lokmalarıyla şekillenen pir-talip ilişkisi, dayanışmanın saf bir modeliydi. Ancak günümüzde Aleviler, bu komünal yaşam anlayışından uzaklaşarak kapitalizmin özel mülkiyet tutkusuna kapılmış bir hale gelmiştir.
Bugün, Aleviler dev binalara sahip olma yarışında, devlet fonları ve sponsorluklarla desteklenen bir yapıya dönüşmüş durumda. Eskiden dar meydanlarında sorunlarını çözen Aleviler, artık mahkeme salonlarında hakaret davaları ve sert çekişmelerle anılıyor. Bu durum, Kızılbaş Aleviliğinin yalnızca sözde kaldığını ve özünde sermaye yanlısı bir yapıya dönüştüğünü göstermektedir.
Alevi topluluklarının kapitalist sisteme entegrasyonu ve bu sistemin etkileri dikkat çekici bir konu olarak öne çıkmaktadır. Avrupa ve Kuzey Amerika’daki Alevi diasporası, örgütlenme yapılarını modernize ederken inancın özüne sadık kalma konusunda gereken devrimi yapamamaktadır. Bu, yerel örgütlenme ve uluslararası dayanışmanın bir arada düşünülmesini zorunlu kılmaktadır.
Sonuç olarak, Rıza Şehri ütopyası, Alevilerin mevcut siyasi ve örgütlülük yapısıyla ulaşılabilecek bir hedef değildir. Yaşanan asimilasyon, örgütlenmedeki zayıflık ve kapitalizmin etkisi, bu ütopyanın yalnızca bir düş olarak kalmasına neden olmaktadır. Ancak uluslararası çapta kurulacak bir dayanışma ağı, bu hayalin yeniden tartışılabilir bir hale gelmesini sağlayabilir.
Mehmet Ali Demir
YORUMLAR 0 Yorum YORUM YAP
FACEBOOK YORUM
YAZARIN DİĞER YAZILARI
- Faşizm Olağanlaştırılıyor mu? Gelir Adaletsizliği, Savaşlar ve Yeni Dünya Düzeni
- Korku İklimine Teslim Olursak, Bugünleri Mumla Ararız
- Alevi Cemlerinin Tarihsel ve Felsefi Kökenleri
- Turan Meriç’in Ardından
- Ahmet Uğurlu Alevi Toplumunu Temsil Edemez
- Cemevi Dedesi Mehmet Mercan’dan Alevi İnanç ve Toplum Değerlerine Darbe
- Başkasının Hızır’ı Olmak ve Toplumsal Dayanışma
- Kızılbaş Alevilikte Rıza Şehri Ütopyası ve Alevi Örgütlülüğünün Sorunları
- DEM Parti'nin Demirtaş Sessizliği
- Kızılbaş Alevilikte Hak ve Hızır Kavramı
- AABK'da Onursal Başkanlık Tartışması ve Etik
- Magdeburg Saldırısı: İslamofobi, Aşırı Sağ ve Bireysel Radikalleşmenin Birleştiği Tehlikeli Nokta