İŞİN KOLAYINA KAÇMAYALIM

Faşizm nedir?

Faşizm iktidarı ele geçirmiş ve iktidara talip sınıfların arasında emperyalizme en bağımlı, en şoven kesimdir. Tekçi bir devlet yapılanmasıdır. Dizginsiz baskı, dizginsiz sömürü, dizginsiz vahşettir. Burjuva hukukunu dahi rafa kaldırmış, salt emekçileri ve değişik kimlikleri değil, sermayenin diğer kanatlarını da baskılamış ikitdar biçimidir.

Burjuvazi ile faşizm arasındaki fark buradadır. Her burjuva partisi faşist değildir. Faşist ideolojiden etkilenmiş, hatta iktidar olduğu halde aynı eğilimi gösterecek olan sermaye kesimlerine ve sözcülerine faşist diyebilmemiz için gücü ele geçirmiş olmaları gerekir. Bu bağlamda Çar'ın kurduğu teokratik monarşi faşizmdi. İttihat Teraki faşistti. Mussolini faşistti. Hitler ve temsil ettiği Naziler faşistti. Kemalizmin tek ulus, tek din, tek sınıf yaratmaya çalıştığı ileriki dönemleri faşizmdi. Bugünkü CHP için faşizmin etkisinde ama iktidardaki faşizmin de baskı ve zulmü altında olan, bu nedenle parlamenter burjuva sistemini savunan bir sermaye partisidir diyebiliriz. Öyle ki, 50 yıldır iktidar olamamış bir CHP gerçeğiyle karşı karşıyayız. İyi Parti bir tık daha ırkçı-faşist fikirlere yatkın olduğu halde yine de bugünkü koşullarda ona faşist demek doğru olmaz. Tabiki bu durum geçicidir. İktidar olduğunda veya AKP'nin başkanlık sisteminden vazgeçtiği koşullarda çarçabuk faşist bir partiye dönüşebilir.

Ama siyaset mevcut koşullar gözönünde bulundurularak yapılır. Etiketler de 3-5 yıl sonraya göre değil mevcut koşullar içinde belirlenir. İttifaklar da öyle... İttifak, iktidarda olan, bölüşüm ilişkilerine, en ırkçı, en şoven, en işbirlikçi sermaye adına müdahale eden güce karşı kendi çıkarı için mücadele eden ama tutarlı olmayan diğer sermaye gruplarıyla yapılır. Proletarya ve onu temsil eden parti, her gücü, her eğilimi içinde bulunduğu somut koşullara göre analiz eder. İttifaklarını da o temelde belirler. İleride faşist olma potansiyeli taşıyan, her sermaye partisine faşist etiketi yapıştırmak doğru değildir. Siyaset, geçici ittifaklar içine gireceğin veya bir süre görmemezlikten geleceğin güçleri olur olmaz hedefe koymak değildir. Bugünkü koşullarda AKP, MHP ve BBP faşisttir. Bunun dışında kalan sermaye partileri ise koşullar el verdiğinde faşist iktidarlara ve ortaklara dönüşebilirler. Ama bugünün güç dengeleri bakımından güçsüz ve mecalsizdirler. Bu yüzden liberal burjuvazinin iktidardan uzaklaştırılmış sağ-sol tanımı içine girerler. Eğer böylesi bir perspektife sahip olmazsak, herkesi daha baştan faşist ilan edersek faşist diktatörlüğü alt edemeyiz. Ama kendimizi alt ederiz. Strateji kadar taktikler ve sürece denk düşen ittifaklar da önemlidir. Bolşeviklerin 1905 Şubatı'ndan 1917 Şubatı'na kadar sermayenin değişik temsilcileriyle çalıştıklarını biliyoruz. Mao'nun aynı keza değişik ittifaklar içine giridğini biliyoruz. Burada ana çelişkiyi, baş düşmanı, ittifak yapacağın güçleri ve kazanacağın güçleri doğru tespit etmen gerekecektir.

Elbette proletarya partisi küresel güçlerle ilişki içinde olan, sermayenin egemenliğine dayanan bütün partilere karşı emekten yana çok yönlü ideolojik bir mücadele yürütür. Biz buna emekle sermayenin temel çelişkisi diyoruz. Burada kendi gücüne güvenmek, sınıfı derinlemesine örgütlemek temel hedeftir. Ama karşında devasa faşist bir blok varsa, hele bu blokun en küçük bir hak kırıntısına dahi tahammülü yoksa, çok daha dikkatli olmak zorundasın. O zaman milyonların, yani sınıfın gelişmenin önündeki baş çelişkiyi (en tehlikeli düşmanı) doğru tespit etmek zorundasın. Bugünkü koşullarda AKP-MHP Blokunu böyle değerlendirmek lazım. 

Aynı hatayı HDP de yaptı. Yıllarca tabanına faşist dedirttiği CHP ile zorunlu ittifaklara girdi ve halen de girecektir. Peki size sormazlar mı faşist dediğiniz CHP ile İstanbul seçimlerinde niye birlikte hareket ettiniz? Hele bunu Kürt-Sünni tabana anlatmak daha da zordur.

Bu nedenden Şeriata giden yolların döşendiği bugünkü koşullarda kullanacağımız her sözcük her cümle hayati derecede önemlidir. Sermayenin her kesimine faşist demek işin kolayına kaçmaktır. Aleviler böylesi popülist siyasetlere prim vermezler. Bu kadar sol, bu kadar sekter güçlerle hiç yürümezler. Proletarya partisi geniş olur. Ergen bir delikanlının refleksleriyle hareket etmez. Kılı kırk yarar. Kırk kere düşünür bir kere konuşur.

Aşk ile...

25. 09. 2020

Ali Rıza Aksın