Öcalan’ın Silah Bırakma Çağrısı Sonrası Gözler Kandil’de: Yeni Bir Dönemin Eşiğinde mi?

 Tarih: 28-02-2025 07:25:28
Öcalan’ın Silah Bırakma Çağrısı Sonrası Gözler Kandil’de: Yeni Bir Dönemin Eşiğinde mi?

WELG - ÖZEL | PKK lideri Abdullah Öcalan’ın örgüte yaptığı silah bırakma ve kendini feshetme çağrısı, Türkiye’de yeni bir sürecin kapısını aralıyor mu? Açıklamanın ardından gözler, Kandil’den gelecek yanıta çevrildi. Uzmanlara göre Öcalan’ın sözleri belirsizliğe yer bırakmayan net bir talimat içeriyor ve bundan sonra sürecin nasıl ilerleyeceği yalnızca PKK’nın değil, devletin atacağı adımlara da bağlı olacak.

DEM Parti’nin İmralı heyetinin üçüncü ziyaretinin ardından düzenlenen basın toplantısında Öcalan’ın aylardır beklenen mesajı kamuoyuna duyuruldu. Açıklamayı Kürtçe Ahmet Türk, Türkçe Pervin Buldan okudu.

Öcalan çağrısında şunları söyledi:
"Sayın Devlet Bahçeli'nin yaptığı çağrı, Sayın Cumhurbaşkanı'nın ortaya koyduğu iradeyle diğer siyasi partilerin malum çağrıya dönük olumlu yaklaşımlarıyla oluşan bu iklimde silah bırakma çağrısında bulunuyor ve bu çağrının tarihi sorumluluğunu üstleniyorum. Varlığı zorla sona erdirilmemiş her çağdaş cemiyet ve partinin gönüllü olarak yapacağı gibi devlet ve toplumla bütünleşme için kongrenizi toplayın ve karar alın; tüm gruplar silah bırakmalı ve PKK kendini feshetmelidir."

Bu açıklama, 2013-2015 yılları arasında yürütülen ve başarısızlıkla sonuçlanan çözüm sürecinin ardından gelen en kritik silahsızlanma çağrısı olarak öne çıkıyor. Peki, bu çağrının şifreleri neler ve bundan sonra ne bekleniyor?

"Devletin Beklentilerini Karşılayan Bir Açıklama"

Sosyolog Mesut Yeğen, Öcalan’ın açıklamasını PKK’ye yol açan koşulların değiştiğini ve bu nedenle örgütün de varlık sebebini yitirdiğini bildiren bir metin olarak yorumluyor. Yeğen’e göre Öcalan’ın bu çağrısı, devletin beklentilerini fazlasıyla karşılayan bir açıklama niteliğinde:

"Kesin bir bitiş ve fesih çağrısı yapılıyor. Aynı zamanda PKK ve Kürt hareketiyle özdeşleşen ayrılıkçı ya da özerklik gibi tüm taleplerin artık geçersiz olduğu belirtiliyor. Öcalan’dan, belirsizliğe izin vermeyen bir açıklama yapması istenmiş ve o da bu açıklamayı yapmaya razı olmuş gibi görünüyor."

"Öcalan’ın Çağrısı Öneri Değil, Kesin Talimat"

Kürt Çalışmaları Merkezi Direktörü Reha Ruhavioğlu, Öcalan’ın daha önce de örgüte yönelik çağrılar yaptığını, ancak bu kez bir öneriden ziyade kesin ve bağlayıcı bir talimat verildiğini söylüyor.

"Öcalan daha önce de PKK’ye silahsızlanma mesajları verdi, ancak bu seferki açıklama bağlayıcı ve kesin bir talimat içeriyor. Öncesinde mektupla yapılan görüşmeleri düşündüğümüzde, bu çağrıya PKK'den olumlu bir yanıt gelmesi yüksek ihtimal."

Ruhavioğlu ayrıca, bu sürecin 27 Şubat 2025 tarihiyle anılabileceğini belirterek, Öcalan’ın sözlerinin net olduğunu ve tereddüde yer bırakmadığını vurguluyor:
"PKK’nin artık bir kongre toplayıp silah bırakması gerektiği açıkça ifade ediliyor. Süreç teknik detaylarla ilerleyecek, ama yön belli."

PKK Ne Yanıt Verecek?

Bu noktada gözler, Kandil’den gelecek açıklamada. Yeğen’e göre PKK’nin ilk tepkisi, çağrıyı kabul etmektense süreç üzerine düşünmeye yönelik olacak:

"Büyük ihtimalle PKK, 'Açıklamayı aldık, perspektifi benimsiyoruz ve bunu görüşmek üzere bir kongre toplayacağız' diyecektir. Ancak kongrenin sonucunda ne karar çıkacağını önceden tahmin etmek zor. Bu süreçte devletin ve diğer aktörlerin yapacakları da belirleyici olacak."

Devletin Rolü ve 2013-2015 Sürecinden Dersler

Hatırlanacağı üzere 2013-2015 çözüm sürecinde, PKK'nin Öcalan’ın silah bırakma çağrısına tam anlamıyla uymadığı iddiaları Erdoğan tarafından dile getirilmişti. O dönemde Erdoğan, "Silah bırakma çağrısı yapıldı ama süreç samimi yürütülmedi" şeklinde açıklamalar yapmıştı.

Bugün gelinen noktada, süreç devletin atacağı adımlara bağlı olarak şekillenecek. Ruhavioğlu’na göre PKK’den gelecek yanıt, Öcalan’ın çağrısını değiştirmeyecek ve onun önemini düşürmeyecek şekilde olacak. Bundan sonra süreç, teknik detayların belirlenmesi aşamasına girebilir.

Selahattin Demirtaş ve Sivil Siyasetin Önü Açılabilir mi?

Ruhavioğlu, silahlı bir yapının ortadan kalkması durumunda Kürt siyasi hareketine yönelik tüm baskıların gerekçesiz hale geleceğini belirtiyor. Bu bağlamda, Selahattin Demirtaş gibi isimlerin hapiste kalmasının hukuki ve siyasi açıdan anlamını yitireceğini ifade ediyor.

"Kürt sivil siyasetinin 1980’lerden bu yana demokratik yollarla mücadele verdiği ortada. Ancak devlet bugüne kadar, silahlı bir örgütün varlığını gerekçe göstererek bunu engelledi. Eğer PKK kendini feshederse, bu argüman geçerliliğini yitirecek."

Sırrı Süreyya Önder’in Notu Ne Anlama Geliyor?

DEM Parti heyetinde yer alan Sırrı Süreyya Önder, Öcalan’ın ek bir notunu basın toplantısında paylaştı. Önder, Öcalan’ın şu mesajı verdiğini aktardı:
"Bu perspektifi ortaya koyarken, şüphesiz silahların bırakılması ve PKK’nin kendini feshi, demokratik siyaset ve hukuki boyutun tanınmasını gerektirir."

Yeğen’e göre, bu notun Öcalan’ın açıklama metnine devlet tarafından dahil edilmediği veya sonradan basına duyurulmasına izin verildiği düşünülebilir.

Ruhavioğlu ise bu notun devletin de yeni bir hukuki düzen yaratması gerektiğine dair bir mesaj olduğunu söylüyor:
"Öcalan diyor ki, 'Madem PKK'yi bahane ederek sivil siyasete baskı yapıyordunuz, bu engel kalktı. O zaman siz de yeni bir hukuki zemin yaratmalısınız.'"

Türkiye’de Demokratikleşme Süreci Başlayabilir mi?

Uzmanlara göre, PKK’nın feshedilmesi Türkiye’de demokratikleşme yolunda büyük bir adım olabilir. Ancak sürecin nasıl şekilleneceği devletin tavrına bağlı.

Ruhavioğlu, Erdoğan’ın 2028 seçimlerine doğru CHP’nin Kürtlerle olan ilişkisini zayıflatmaya çalıştığını ve muhalefetin buna karşı dikkatli olması gerektiğini belirtiyor:
"Eğer muhalefet sert açıklamalar yapar ve Kürtlerle ilişkisi koparsa, Erdoğan’ın istediği senaryo gerçekleşmiş olur. O yüzden muhalefet bu süreci doğru okumalı."

Suriye’deki Yansımalar ve Türkiye’nin Stratejisi

Bu çağrının Suriye’deki Kürtler ve SDG üzerinde de doğrudan etkisi olması bekleniyor. Ruhavioğlu’na göre:
"Eğer Türkiye bu çağrıyı kabul ederse, Suriye’ye yeni bir askeri operasyon düzenlemeyecek ve SDG’yi doğrudan hedef almayacaktır. Kürtler ise Suriye içinde Türkiye’yi rahatsız etmeyecek ama kendi haklarını koruyacak bir formüle yönelecektir."

Bu bağlamda, Türkiye’nin dış politikası ve askeri stratejisi açısından da yeni bir döneme girildiği söylenebilir.

Şimdi gözler Kandil’den gelecek yanıtta.

@welgmedya.com

  Bu haber 746 defa okunmuştur.   Editör: welgmedya   Kaynak: welgmedya.com

  YORUMLAR 0 Yorum YORUM YAP

  FACEBOOK YORUM Yorum

  BİZİ TAKİP EDİN

  • ÇOK OKUNANLAR

      SON YORUMLAR