ÜLKEDE İÇİŞLERİ BAKANI VAR MI?
AÇIKLAMA YAPMIYOR İFTİRA ATIYOR
İÇİŞLERİ BAKANININ GÖREVİ İFTİRA ATMAK MI?
SİZİN KAFANIZ ZULÜM!
HAK ARAMA BİLİNCİMİZ EKSİK!
ÇOCUKLAR CEZAEVİ AVLUSUNDA KOŞUYOR, ADLİYE KORİDORUNDA YATIYOR
ÇOCUKLAR AVLUDA KOŞUYOR, KORİDORDA YATIYOR
HDP Kocaeli Milletvekili ve İnsan Hakları İnceleme Komisyonu Üyesi Dr. Ömer Faruk Gergerlioğlu haftalık basın toplantısı düzenledi.
Gergerlioğlu şunları söyledi:
Cezaevlerindeki hak ihlallerini her hafta vurguluyoruz çünkü Meclis İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu görevini yapmıyor! Alt Komisyon olan Tutuklu ve Hükümlü Alt Komisyonu görevini yapmıyor. İnsan hakları sorunları genel olarak Türkiye'nin dört bir tarafında var ama bu sorunlara çare bulan bir komisyon yok. O yüzden biz de bu sorunları kamuoyuna duyurarak; insan hakları savunuculuğu görevimizi ifa etmeye çalışıyoruz.
Her hafta Türkiye'de kaçırılan insanların durumunu anlatıyor ve bunlara çözüm bulunması gerektiğini söylüyorum. Geçtiğimiz hafta Gökhan Güneş, İstanbul'da, 20 Ocak günü kaçırılmıştı. Çevredeki işyeri kameralarına da yansımıştı; 4-5 kişi onu derdest edip bir arabaya atıyordu. Resmi görevliler tarafından kaçırılma ihtimali çok yüksekti, İçişleri Bakanlığı'na sorduk, bir açıklama yapılmadı soru önergemize. 26 Ocak'ta, aradan 6 gün geçtikten sonra Gökhan Güneş bulundu. Başakşehir'de bir yere bırakılmıştı. Ne yaşadın diye soruldu. Kendisinin görevliler tarafından alındığını ve daha sonra bilinmeyen bir yere götürüldüğünü, çırılçıplak soyulduğunu, ıslatıldığını, elektrik verildiğini, kaba dayağa maruz kaldığını, tecavüz tehdidine uğradığını ve mezar diye anılan ayakta durmak suretiyle beklenilen bir yerde gözleri bağlı bir şekilde bu 6 gün boyunca beklediğini söyledi. Korkunç işkencelere uğramıştı.
Peki bunları yapan kimdi? "Siz istihbaratçı mısınız" diye sorduğunda, "biz görünmeyenleriz" cevabını almış. Biz İçişleri Bakanlığı'na tekrar soruyoruz;
Bu sessizliğinizin nedeni nedir? Neden açıklama yapmıyorsunuz? Bir ülkenin İçişleri Bakanlığı hangi işe bakar? Neden açıklama yapmaz? Bu ülkede yüzlerce vahim olaydan sonra en son İstanbul'un göbeğinde Başakşehir'de bir insan daha kaçırılıyor, 6 gün sonra işkence edilmiş şekilde bulunuyor, İçişleri Bakanlığı bir açıklama yapma ihtiyacı hissetmiyor! Kamera görüntülerinde derdest edilip götürüldüğü görülüyor. İşkence edildiğini söylüyor, İçişleri Bakanlığı açıklama yapmıyor. Bir olayın üstü örtülmeye mi çalışılıyor? Bir şey gözden kaçırılmaya mı çalışılmaktadır bunu anlamak istiyoruz çünkü biz haklı çıkıyoruz sürekli.
Bakın yıllardır kaçırılıp, aylarca bir yerlerde tutulan insanları anlatıyorum. Bu insanlar uzun süredir bir şekilde adil yargıya uğramadan bir yerlerde tutuluyor! Bu ülkede gözaltı süresi 12 gündür, en fazla 12 gün gözaltında tutabilirsiniz. Daha sonra insanları ya serbest bırakırsınız ya da tutuklarsınız bunun başka bir yolu yoktur. Genel Kurul'da da söyledim. Milletvekilleri şok oluyorlar: "Böyle bir olay nasıl olabilir?" diyorlar ama burası Türkiye. İnanılmaz olaylar olurken Bakan açıklama yapma ihtiyacı bile hissetmiyor! Olacak iş mi bunlar? Kaçıncı vaka olacak?
Bakın 1 aydır kayıp olan Hüseyin Galip Küçüközyiğit'i anlatıyoruz. 29 Aralık'tan beri Ankara'da kayboldu, kaçırıldı. Kamera görüntülerinde 3 kişinin onu takip ettiği görüldü ve bu kişi için halen ciddi bir araştırma yok. 18 gün sonra ancak savcısı atandı! Ne HTS kaydı, ne MOBESE kaydı ortaya çıkmış değil, nasıl bir rezalettir!
AÇIKLAMA YAPMIYOR, HAKARET EDİYOR
Yine 540 gündür kayıp olan Yusuf Bilge Tunç nerede? Bu insanlar neden ortaya çıkartılmamaktadır? Ölüler mi, diriler mi, ne haldedirler? Bu ülkede bir İçişleri Bakanlığı yok mudur? Niye açıklama yapmamaktadır? Biz bunları sorduğumuz zaman bize bol bol hakaret etmeyi, 'terörist' demeyi marifet bilen bir İçişleri Bakanı var, kalksın görevini yapsın diyoruz biz ona. Görevi içişleri ile ilgili tedbir almaktır, ona, buna iftira, küfür etmek değildir!
Gökhan Güneş ortaya çıktı, bir çıplak gerçek daha ortaya çıktı. Biz ülkede insanların 'Kral çıplak' demesini beklemekten yorulduk artık, el insaf! Çıplak aramayı anlatıyorum 'Hayır' diyorlar. İşkenceyi anlatıyorum 'Hayır' diyorlar. Kaçırılanları anlatıyorum 'Hayır' diyorlar ama 'Kral çıplak'! Elinizde istediği kadar güç olsun, imkanlar olsun bakın apaçık bir şekilde olaylar ortaya çıkıyor! Bunu hasıraltı etmenin imkanı yok, bu sevdalardan vazgeçin hukuka dönün diyoruz.
Bir başka önemli husus cezaevlerinde yaşanmakta. 29 Aralık 2020'de, Resmi Gazete'de yayınlanan, 1 Ocak 2021'den itibaren cezaevlerinde uygulanmakta olan bir yönetmelik ile iktidar insanları daha çok hapiste tutmaya çalışıyor. Zaten adil olmayan yargılamalar ile insanlara verdiği cezalar azmış gibi; Covid ortamı olmasına rağmen insanları tahliye etmesi gerekiyor iken, "İnsanları daha çok nasıl cezaevinde tutabilirim?" derdinde.
Birtakım gerekçeler ile denetimli serbestlik zaten uygulanmıyordu. "Tarafsız koğuşa geçmedin. Etkin pişmanlıkta bulunmadın" gibi gerekçelerle denetimli serbestlikten yararlanmıyor, insanlar infaz süresine kadar bekletiliyor. Bu arada ölenler de oluyor. O kadar büyük bir vebal ki, fazladan ceza yattığı için Covid'e yakalanıp hayatını kaybeden mahpuslar oldu. Kimse de bunun hesabını veremez!
Bu yönetmelik ile bir de inanılmaz bir şeye imza atıyorlar. Anayasal hak olan infaz süresi bitimindeki tahliyelerini engelliyorlar! Mesela adli suçlularda ½'ye inmişti infaz süresi, suçun ½'sini yatan tahliye olabiliyordu. Hatta şimdi 2/3'e ilerletiliyor. Terör suçlularında ¾'ünü yattığı zaman çıkabiliyordu ama şimdi yeni bir iyi hal kategorisi, karnesi getirmişler. Buna göre insanlar infazı dolduğu halde cezaevinden tahliye olamıyor!
İNFAZ İNDİRİM YASASI ÇIKTI, İNFAZDA BİNDİRİM YAPILDI
İnfazı dolacak, "yarın tahliye olacağım" diye umutla bekliyor mahpus. Bakıyorsunuz görevli geliyor: "Yarın tahliye olamazsın." "Niye? Denetimli serbestliği vermediniz, infaz sürem de doldu, çıkayım artık." "Hayır, çıkamazsın." "Neden?" "Etkin pişman olmamışsın, tarafsız koğuşa geçmemişsin, şöyle bir cezan var, sen burada kalacaksın." 6 ay daha bu insanı burada tutuyorsunuz, 6 ay sonra tekrar tahliyesini izin vermeme tavrını sürdürürseniz tamamen cezanın hepsini yatırmış oluyorsunuz. ¾'ünü değil, 4/4'ünü yatırmış oluyorsunuz. İnsanlar niye bu haksızlığa uğrasınlar? Bir de Covid ortamı var. İnfazda indirim yasası çıktı güya, infazda bindirim haline getirdiler. Böyle bir rezalet olabilir mi? Kabul edilecek bir durum değil, yönetmelik Anayasa'ya aykırıdır ve iptal edilmelidir.
SİSTEMATİK İŞKENCENİN TESPİTİ RAPORU
Bakın cezaevlerindeki ihlaller ile ilgili yapılan araştırmalar var. Solidarity With Others adlı kuruluş, Türkiye'de Nezarethanelerde ve Cezaevlerinde Sistematik İşkencenin Tespitine Dair; Anket Sonuç Raporu hazırladı. Önemli bir çalışma.
Katılımcıların % 82'si erkek, % 18'i kadın. Katılımcıların yaş grubu genel olarak 35-44 yaş arasında. Katılımcıların mesleğine baktığımız zaman çeşitli meslek gruplarından olmasına rağmen OHAL Dönemi'nde daha çok kamu personeli olduğu görülüyor. Özel sektörde çalışanlar da var.
Katılımcıların eğitim seviyesine baktığımız zaman üniversite mezunlarının oranı OHAL Dönemi'nde %67'ye ulaşmış. OHAL döneminde biliyorsunuz Türkiye cezaevleri en yüksek tahsil oranına ulaşmış durumdaydı.
İlginç cevaplar var;
"Gözaltı veya tutuklama işlemine maruz kaldınız mı" diye sorulmuş, OHAL ve sonrası dönemde. %75'i "Evet gözaltı ve tutuklamaya maruz kaldım" cevabı vermiş.
"Gözaltında kaç gün tutuldunuz?" denildiğinde; en çok 1-7 gün görülüyor, 8-14 gün %26 oranında, 1-7 gün %66, 15-21 gün %6 oranında, 22-30 gün %2 oranında. Biliyorsunuz OHAL Dönemi'nde 30 güne kadar gözaltı süreleri vardı!
"Gözaltı aşamasında avukatınız var mıydı?" sorusuna %59 "Baro avukatı vardı, özel avukatım yoktu" demiş. %29 "Özel avukatım vardı" demiş. %12'sinin de avukatı bile yokmuş!
"Gözaltı aşamasında avukatınız size gerekli hukuki yardımda bulundu mu?" denmiş. Evet diyenlerin oranı %28, hayır diyenlerin oranı % 34, %39 oranında ise: "Gerekli şekilde yardımcı olduğunu düşünmüyoruz." demişler. Burada da adil yargılanma ile ilgili önemli sorunların başladığını görüyorsunuz.
"Gözaltı aşamasında işkence ve kötü muamele gördünüz mü?" sorusuna: Evet diyenlerin oranı %83. Ancak %17'si hayır demiş. %83 oranında insanlar gözaltı ortamında kötü muamele ve işkence muameleleri görmüşler, bunlar çeşitli şekillerde olmuş detayına giremiyorum.
Yine "ne kadar süre tutuklu kaldınız" konusunda bir soruya ise, %38 oranında 1-2 yıl arasında, % 31 oranında 6 ay-1 yıl arasında, 2 yıl ve üzeri diyenler %17. 1-6 ay arasında olanlar %15. Evet 1-2 yıl arası tutuklu kalanlar yüksek oranda görünüyor.
"Cezaevinde işkence veya kötü muamele gördünüz mü?" Sorusuna, "Görmedim" diyen %53 ancak %47 oranında "gördüm" cevabı vermiş. Cezaevindekilerin neredeyse yarısı işkence veya kötü muamele görmüş. Çok yüksek bir oran.
"Cezaevinde ne tür işkence kötü muamele gördünüz?" Hakaret, tehdit, su vermeme, çıplak arama yapmak, yüksek sese maruz bırakmak, yemek vermemek, taciz etmek, şantaj yapmak, yüksek ışığa maruz bırakmak, itmek, uyutmamak, tuvalete çıkarmamak, vurmak, tükürmek, saçını çekmek gibi ihlaller sayılmış!
Yine cezaevlerinde ne tür mağduriyetler yaşadınız sorusuna; koğuşta kapasitenin üzerinde kişi kalıyordu, sıcak su imkanı çok sınırlıydı, tuvalet ve banyo imkanı sınırlıydı, kitap temininde sorun yaşanıyordu, açık görüş hakkına sınırlama getirildi, diğer tutuklularla görüşme imkanı verilmedi, dilekçelerin işleme konulmasında sorun yaşandı, mektup alıp göndermede sorun yaşandı, kapalı görüş hakkında sınırlama getirildi, yeme, içmede sorun yaşanıyordu, ilaçlar zamanında verilmiyordu, dilekçe verme imkanı sıkıntılıydı.
"HAK ARAMA BİLİNCİ EKSİKLİĞİ!"
Şimdi çok önemli bir soru ve cevaba geliyoruz. "İşkence ve kötü muamele nedeniyle doktor raporu aldınız mı?" Bakın insanlarımızdaki insan hakları bilinci açısından önemli bir cevap bu! Yüzde 96'sı kendisine yapılan işkence ve kötü muamele sonrası doktor raporu almamış. Kimi zaman belli ki verilmek istenmemiş, kimi zamanda kendisi peşine düşmemiş, bu önemli bir hak arama bilinci eksikliği, işin doğrusu.
İŞKENCE, KÖTÜ MUAMELE GÖRENLERİN %87'Sİ ŞİKAYETTE BULUNMAMIŞ!
Peki sonrasında bakın bu da çok üzücü bir cevap. "Maruz kaldığınız işkence, kötü muamele nedeniyle şikayette bulundunuz mu? Bulunduysanız sonucu ne oldu?" %87 oranında insanlarımız şikayette bulunmamış. Bakın insanlar ne kadar korkuyor, çekiniyor, tedirgin oluyor ve hak bilincinden yoksun maalesef. Bu kötü muameleleri görmesine rağmen, ne doktor ne muayenesi ne de şikayette bulunmayan % 87'lik bir kitle. İşte Türkiye'de insan hakları sorunlarının en bariz göstergelerinden birisi. Sadece devlet ve iktidarlar insan hakları ihlalleri yapmıyor, insanlarımızda da insan hakları bilinci olmadığından kendisine yapılan kötü muamele sonrasında doktor raporu isteme, şikayet etme bilinci maalesef çok düşük düzeyde.
ŞİKAYET ETTİ DE NE OLDU!
Peki şikayet etti de ne oldu? %8'inde takipsizlik kararı verilmiş. %5'i ancak şikayet etmiş soruşturma devam ediyor. Düşünün zaten %87'si şikayet etmemiş, %8'i şikayet etmiş takipsizlik almış, %5'i şikayet etmiş soruşturma sürüyor, Allah bilir onlara da takipsizlik verilir. Memleketin haline bakın arkadaşlar! Bu ne demektir? "Devletin kurumunda ben istediğimi yaparım bir devlet görevlisi olarak, vatandaşta da insan hakları bilinci yoktur nasıl olsa, şikayette edemez, doktora gitmeyi de zorlaştırırım, doktora gitse zaten polis olarak cezaevi görevlisi olarak başında dururum, doktor raporunu da rahat bir şekilde veremez. Zaten bütün bunlardan sonra şikayette edemez, böylece bizim yaptığımız ihlal de sümenaltı edilir!" Bakın size bir Türkiye tablosu.
Sormuşlar: "Şikayette bulunmadıysanız neden şikayetçi olmadınız?" çeşit çeşit cevaplar verilmiş, ilginç bunlar. %24 oranı demiş ki: "İşkencecilerin korunacağını düşündük." Evet doğru! Bu bir Türkiye gerçeği ama Türkiye gerçeği diye bu işin peşine düşmemek olmaz değerli halkım! % 21 "Başıma bir şey gelmesinden korktum." "Yani bana kötü muameleyi yapanı şikayet edersem başıma daha da işler gelir." Bu da hak bilinci eksikliğinden kaynaklanıyor, evet bu da bir Türkiye gerçeği. Böyle bir kafa ile gidersek değerli arkadaşlar bu ülke düzelmez.
KÖTÜ MUMAMELEYİ, ÖTE DÜNYADA ALLAH'A HAVALE ET!
Yöneticiler insan haklarının korunması gerektiğini bilmez, yönetilenler de bu konunun bilincinden haberdar olmaz. Bunlar böyle olmaz, şikayet edeceğiz, hakkımızın peşine düşeceğiz. Herkese bunu buradan tekrar hatırlatıyorum, böyle silmek, beklemek, Allah'a havale etmek olmaz! Öte dünyada Allah'a havale et, bu dünyada sen fiiller yapacaksın, yaptığının karşılığını göreceksin, sana yapılanın peşine düşeceksin, Allah'a havale ettim diye işin içinden sıyrıldım! Böyle bir mantık ile olmaz! Allah öbür tarafta cezaları verecek, bu tarafta insanlar birbiri ile yargılaşacak, hukuklaşacak, bu tarafta hakkını arayacaksın, öbür tarafta zaten sonuç var.
%20 oranında "Aile fertlerimden birine zarar gelmesinden korktum diye şikayette bulunmadım." Demiş. %19 oranında "Şikayet edersem tahliye etmezler." Diye düşünmüş, bunlar da kabul edilecek şeyler değil. Sana zulmediliyor "Aman beni tahliye etmezler, denetimli serbestliği, infazı yakarlar, şikayet etmeyeyim." İyi o zaman daha çok tepene binerler. Böyle beklemekle bir yere varılmaz! Hak mücadelesi yapacağız! %12 oranında "Nasıl şikayet edeceğimi bilemedim." Demiş, evet haklısın. Şikayet yollarını da bilmiyorlar maalesef. %4 oranında "Avukatım şikayet etmeyelim" dedi."
Vatandaşın hakkını aramak için sen görevlisin ama ülke öyle bir hale gelmiş ki avukat bile ihlalle uğrayan müvekkiline: "Aman hak aramayalım, başımıza iş açmayalım" diyor. Ben bunu nerede gördüm? Uşak Emniyet Müdürlüğü'nde çıplak aramaya uğrayan genç üniversite öğrencilerinin bir kısmına da avukatları: "Aman başımıza iş açmayalım, suç duyurusunda bulunmayalım, tekrar bizi gözaltına alırlar" diyerek müvekkilini susturdu. Çıplak arama mevzusu ortaya çıktıktan sonra Uşak Emniyet Müdürlüğü'nde çıplak aramaya uğrayan genç kadınlar suç duyurusunda bulundular! Yani bakın şu bahsettiğimiz hak bilinci eksikliğini yendiler, hak talep ettiler. Onları tebrik ediyorum.
Bir başka soru: "İşkence kötü muameleyi emniyet savcılık sulh ceza hakimliği ağır ceza mahkemesi aşamalarında dile getirdiniz mi?" %58'i hayır demiş. Niye dile getirmiyorsunuz arkadaşlar? % 58 hayır demiş! Olacak iş mi bu? Ancak %42'si evet demiş.
"Uluslararası mahkemeler başvuru yaptınız mı? Yaptıysanız sonucu ne oldu?" maalesef %64 başvuru yapmamış, uluslararası mahkemelere de başvurulmamış. Zaten memlekette hukuk yok bari uluslararası mahkemelere gitseydin, "Yok gitmedim." O zaman bu zulüm devam eder. %15'i "Başvurdum ama henüz bir karar verilmedi." Demiş. %1'i başvurum haksız görülerek reddedildi. Tamam haksız görülsün, reddedilsin ama gidin, uluslararası mahkemelere de gidin! % 20'si "İç hukuk yollarını tüketmediğim gerekçesiyle reddedildi." Dendi. % 0.5'inde de ihlal kararı verilmiş. %0.5 bile olsa AİHM'e gitmeye değer arkadaşlar. Bakın zaten bir kısmı iş bilmemekten reddedilmiş, iç hukuk yolları tüketilmemiş, başvurular teknik usullere riayet edilmemiş, %21 civarında böyle bir oran var. %0.5 oranında belki istediğini alabilmiş vatandaş ama olsun buna bile değer. Bu yolları bizim zorlamamız geliştirmemiz lazım. Hak aramayı biz ulusal planda da biliyoruz, uluslararası planda da biliyoruz. Bu böyle olmaz! İnsan hakları savunucusu olarak benim yıllardır çok rahatsız olduğum konulardan birisidir. Hak arama bilincinde olacağız arkadaşlar, hak arama bilincinde olmadan bir yere gidemeyiz.
"Hangi uluslararası kurum mahkemelere başvurdunuz?" denilince; en çok AİHM'e %75 oranında başvurulmuş, diğer kuruluşlar daha az oranında. BM İnsan Hakları Komitesi'ne %9, BM Keyfi Tutuklama Çalışma Grubu'na %4. BM İşkencenin Önlenmesi Komitesi'ne % 3 oranında başvurulmuş. Düşünün, bakın, aslında BM İşkencenin Önlenmesi Komitesi, BM Zorla Kaçırılmalar Komiteleri'ne başvurduğunuz zaman mutlaka Türkiye'den bir şeyler soruyor bunlar. AİHM de soruyor. Siz başvurun değerli arkadaşlar!!!
ÇOCUKLAR AVLUDA KOŞUYOR, ADLİYE KORİDORUNDA YATIYOR
Şimdi de diğer cezaevi ihlallerine geçeceğiz. Türkiye'de adliyeler ve cezaevleri çocuklarla dolu! 1.5, 2, 3, 4, 5 yaşındaki çocuklar adliyelerde koşturuyorlar. Cezaevi avlularında koşturuyor, cezaevi görüş yerlerinde koşturuyorlar. Koridorlarda yatıyorlar, adliyelerin koridorlarında yatıyor bu çocuklar. Bakın size birkaç fotoğraf göstereceğim. Koridorda kalan çocuklar İlayda hanımın çocukları, kendisi tutuklanmadan önce 1.5 yaşındaki erkek ve 4 yaşındaki kız çocuğunun adliye koridorundaki hali bu!
Annesi mahkemede, adliye koridorunda çocuklar yerde perişan bir durumda. Bu perişanlık adliyedeki ilk günde yaşanıyor. Bu çocukların annesi tutuklandı ve şuanda cezaevi karantina hücresinde: "Burası çok kötü bir yer, ne yaparsanız yapın, bizi kurtarın" diye feryat ediyor. Bu anneler tutuksuz yargılanabilirdi ama umurlarında değil savcıların, hakimlerin. Hemen tutuklu yargılamaya veriliyor ve bu çocuklar da adliye koridorlarında, cezaevi koridorlarında böyle perişan bir halde bekliyorlar.
Annesinin kucağında adliye koridorlarında bekleyen 1.5 yaşında bir başka ailenin çocuğu; 8,9 aylık bir çocuk yine adliye koridorunda çocuk arabasında bekliyor, annesi içeride. İstanbul'da bu vaka, annesi içeride mahkeme oluyor çocuk dışarıda koridorda... Bu ne demek?
AK PARTİ'NİN UTANÇ GRAFİĞİ:
MAHPUS SAYISI 55 BİNDEN 300 BİNE SIÇRADI
Bakın bir önemli tablo göstereceğim size Türkiye'nin cezaevi nüfusu. 1970'lerden itibaren Türkiye cezaevlerinde sayı durumu nedir? Bakın 1974'lerden 2002'lere kadar gelen rakamlar... 1970'lerden, 2002'ye kadar AK Parti iktidarına kadar olan dönemde yatay bir seyir izliyor. AK Parti iktidara başladığında 55 bin civarında cezaevlerinde mahpus var, işte burası AK Parti'nin utanç grafiği, iktidar yıllarında cezaevi nüfusu nasıl artıyor. Belirgin bir pik var. 2020 başında 291 bin sayısına ulaşmış. "Eyvah ne yapıyoruz biz?" deyip Mart ayında infaz indirim yasasını getirdiler, nisan ayında çıktı. Şu anda 45 bin kişi kadar çıkardılar, 90 bin kişi çıkaracağız demişlerdi, yalan attılar, 45 bin kişi çıktı. Yeni girenlerle 265 bin kişi şu anda cezaevinde.
Bu iktidarın döneminde mahkum oranı niye pik olur? Çünkü adaletten uzaklaşırsanız mahkemelerde habire yargılamalar sürer, habire cezaevleri dolar, hukuktan uzaklaşırsanız olay budur. Bu kadar belirgin bir şekilde bu pik ortaya çıkar, sosyal adaletten uzaklaşırsanız adli vakalar artar, demokrasiden uzaklaşırsanız siyasi vakalar artar ve böyle bir anda 55 binden 300 binlere sıçrarsınız. Bu bir utanç tablosudur, bir utanç grafiğidir!
Bana yazan bir mahpus yakını felaket bir tabloyu anlatıyor. "Şakran Cezaevi B-14'te ki annelerin sesi olur musunuz?" diyor. "Pandemi bahanesiyle yavrucaklar koğuştan dışarı çıkamaz oldular. Ne kreş, ne park, ne spor salonu her şey yasak bir senedir." Bu koğuşlarda 15 tane çocuk varmış, düşünün kaç tane kadın var ki 15 çocuk bir koğuşta, B-14 koğuşunda?
1 KOĞUŞTA 15 ÇOCUK NASIL YAŞAR?
Düşünün siz şimdi daracık bir ortamda 15 tane çocuk bir arada, Allah bilir 20 tane de kadın vardır orada. Bunlar daracık bir alanda 24 saat geçiriyor arkadaşlar ve pandemi nedeniyle açık görüşler de yok, kapalı görüşlere de aileler doğru dürüst gelemiyor; yaşlılar, genç çocuklar gelemiyor, dışarı ile irtibatta kopmuş. Çocuklar cezaevlerinde dışarı; teyze, dayı, dede- nine yanına gidemiyor, çatlıyorlar orada.
Bakın bu hali anlatıyor. "Annelerin sesini duyacak bir ehli vicdan yok mudur? 15 çocuk bir koğuşta ne yapar? Nasıl yaşar? Sayıyı da gittikçe arttırıyorlar. Anneler çaresiz tükenmiş bir haldeler. Hafta sonu yasağında bile evde tutamıyoruz biz çocuklarımızı hangi vicdan kabul eder bu günahsız yavrulara cezaevlerinde yaşanan bu esareti?"
BEBEKLİ ANNELER AHIR GİBİ KOĞUŞLARDA KALMASIN!
Arkadaşlar bunlar olacak işler değil. Geçtiğimiz hafta çocuklu- bebekli anneler ile ilgili bir yasa teklifi verdik, cezaevlerinde ağıl gibi, ahır gibi koğuşlarda anneleri, çocukları tutmayın, geleceğimizi mahvediyorsunuz, bu çocuklar- bebekler anneler için apart daireler yapın, onlara en azından mahkumiyetlerini daha özel bir ortamda geçirsin dedik. Benim yasa teklifim ortada gelin bunu yasalaştıralım, böyle bir rezalet olamaz. 1,5 yaşındaki biraz önce fotoğrafını gösterdiğim çocuklar bunlar suçlu mu? Cezaevlerinde bu cezaları çekiyorlar. Çocuk ne yaşadığını bilmiyor, perişan bir halde. Fizyolojik ve psikolojik büyük sıkıntılar yaşıyor ama kimsenin umrunda değil!
Bakın size bir başka rapor göstereceğim, çok üzücü bir rapor bu. İki gözü görmeyen Av. Mehmet Ali Uçar'a ait, 2018 yılında alınmış adli tıp raporu. Diyor ki: "Hemofili hastalığı var, iki gözünde görme kaybı var, bu kişinin cezaevi şartlarında hayatını yalnız başına idame ettirilemeyeceği ortadadır." deniliyor. Bu kişi hüküm ile birlikte tutuklanmış, cezaevine atılmış, şimdi cezaevinden çıkmaya çalışsın! Raporları burada, iki gözü görmeyen ve hemofili hastası. Bunlar gerileyecek hastalıklar değil. Hemofili hastalığı bitmez, görme kaybı bitecek durumda değil! Sen önceden aldığı raporu geçerli kabul etmiyorsun ve bu insanı tutukluyorsun, "Cezaevinde gitsin bir daha rapor çıkarsın." diyorsun, yazık günah ya! İnsanlara eziyet çektirmek için uğraşıyorlar. Bunlar yarın, öbür gün utanç kararları olarak tarihe kaydedilecek!
Bakın mahpuslar F Tipi'ni anlatıyor. "Cezanın da cezasını çekiyoruz", "Tecrit içinde tecrit yaşıyoruz." Diyorlar. "Gece gündüz, sabah akşam, yedi gün yirmi dört saat arama sistemi getirildi. Yani bir yandan pandemi adı altında hücrelere kapatılıyoruz diğer yandan 7 gün 24 saat odadan odaya dolaşılıp tüm eşyalarımıza ve her yere temas ediyorlar. Ayrıca bunu tahrik ederek yapan memurlar da var. Sürekli bir hücredeyiz ve başka kimseyle temasımız yok. Peki neden böyle yapıyorlar? Tahrik etmek, rencide etmek, hepimizi hasta etmek için mi? Bu çok büyük bir sorun." Diyor bir mahpus. Kırıkkale F Tipi'nden.
Yine Bolu F Tipi'nden çok şikayetler alıyoruz. Çok keyfi muameleler var ve hepsinin üstü örtülüyor Bolu F Tipi'nde. Adalet Bakanlığı'nın birtakım sabıkalı cezaevlerinin olduğunu biliyoruz, oralarda insanlara tamamen zulmediliyor ve bunu kabul etmiyoruz. Bunun da peşine düşeceğiz. Bolu F Tipi'nden bir mahpus şöyle yazıyor:
"Bütün Türkiye bizim gibi yaşasaydı şimdi tek bir vaka bile olmazdı. Öylesine tecritteyiz. Burada birçok arkadaşımız ve gardiyan koronaya yakalandı. Bu süreçten sonra birçok gazete yasaklandı. Yeni Yaşam tümden yasaklandı. Kitaplar verilmiyor. Hiçbir mektubumuz yerine ulaşmıyor. Hiçbir dergiye ulaşamıyoruz. Tüm dünya okumayı teşvik ederken bizim Adalet Bakanlığımız herhalde çok okuduğumuz için kitabı, dergiyi, gazeteyi yasaklıyor. Bu tam bir kara mizah."
Yine Edirne F Tipi'nden Baysal Demirhan da cezaevinde hastaneye gidiş, gelişlerde ki sıkıntıları aktarıyor:
"Ailemizden aldığımız 3 kuruşluk parayla sınırlı bir yaşam içerisindeyiz. Bir de inceleme, araştırma olanaklarımızı kısarak her şeyi yasaklıyorlar."
TECRİT İÇİNDE TECRİT!
Ceza İnfaz Sisteminde Sivil Toplum Derneği bunu raporlaştırmış. 3-5 cümle ile bu önemli rapordan pasajlar sunmak isterim.
"Ağırlaştırılmış müebbet mahpuslar aileleri ile görüşemiyor, diğer mahpuslardan farklı olarak telefon hakları bu süreçte arttırılmıyor. Ağırlaştırılmış müebbet mahpusların havalandırma saatleri azaltılmış, günde bir saat havalandırmaya çıkarılan mahpuslar yeterli temiz hava alamıyor. Düşünün 24 saatte 1 saat hava alıyorsunuz.
Spor, sohbet, atölye gibi etkinliklerin iptal edilmesi sebebiyle ağırlaştırılmış müebbet mahpuslar havalandırma saatleri dışında sosyalleşemiyor.
Pandemi sebebiyle ağırlaştırılmış müebbet mahpusların daha çok çamaşır yıkadığı, havalandırmaya 1 saat çıkabildikleri için bu eşyaları odalarında kurutmak durumunda olduğu, bu nedenle solunum yolu sorunları ve romatizmal sorunların arttığı belirtiliyor.
Tek başına tutulan ve ortak alanlardan diğer mahpuslar gibi faydalanamayan, sosyalleşme imkânı olmayan mahpusların aileleriyle görüşmelerinin de asgariye inmesi tecrit koşullarını artırıyor." Tecrit içinde tecrit!
Bakın size bir hasta mahpus yakını göstereceğim. Çok üzücü bir halde. ALS hastası (Amyotrofik Lateral Skleroz) ileri bir sinir sistemi hastalığı. Bu kadın sinir sistemi sıkıntısından yürüyemiyor, tekerlekli sandalyeye mahkum ve eşi 26 aydır cezaevinde ve kendisi perişan bir halde. Eğer ki adi mahpus olsaydı cezaevinden çıkabilecekti eşinin hastalığından dolayı ama siyasi mahpus olduğu için bu kadının eşi 1 yıl infaz erteleme alamıyor. Yeşim Coşkun bu kadın şu anda iyice ağırlaştı, şu anda yoğun bakımda ve ölmek üzere maalesef.
Bize gelen hak ihlalleri şikayetlerini okumaya devam ediyoruz:
"Sayın vekilim bugün eşimle telefon görüşmesi yaptık. Osmaniye Toprakkale T Tipi Kapalı C.İ.K'de bu soğuk günlerde kaloriferler yine yanmıyormuş. Kat kat giyinerek ısınmaya çalışıyorlarmış. Çok üzülüyoruz. Eşim: "Sesimizi duymuyorlar mı? lütfen duyurun dedi." Biz de duyuruyoruz.
Aksaray T Tipi Kapalı C.İ.K.'da kaloriferler çok kısık ayarda ısıtmayacak şekilde açılıyor. Bu hafta iki gün de tamamen kapatılmış. Koğuştakiler montla kabanla uyuyorlar. Gerekli dilekçeler verilmiş. Bu şekilde olacağı söylenmiş yönetimce. Aksaray'a da hatırlatıyoruz.
"Ömer bey görüşlerimizi açsınlar bari, çocuklar 1 yıldır sarılamıyor babalarına psikolojileri bozuldu. Açık görüş yok, bari kapalı görüş sayısı artsa 2 kişi olunca çocuklardan 1'i ya da 2'si kalıyor." Yani 2 kişi alınacak deniliyor o zaman kadının diyelim 3 çocuğu var 1 tanesi gidiyor, diğer ikisi gidemiyor. 1 çocuk 3 ayda bir görüşebiliyor, anne çocukları yalnız gönderemiyor. Bunlar bakın önemli şikayetler, insani durumlar o yüzden cezaevlerine Adalet Bakanlığı'na bunları tekrar hatırlatıyoruz.
Acun Karadağ önceki gün tahliye oldu. Bize yazdığı mektuplarda cezaevindeki çocukların durumlarını anlatmıştı. Zulmen 6 aya yakındır cezaevinde tutulan KHK'lı bir öğretmendi Acun Karadağ hocamız çok değerli bir insandır. Diğer arkadaşlarımız Alev Şahin, Mehmet Dersulu ve diğerleri tahliye edilmedi. Aslında edilmeleri gerekiyordu ve hatta hiç tutuklanmamaları gerekiyordu çünkü yaptıkları yoğun protesto eylemlerinden dolayı tutuklandılar, böyle bir şey olabilir mi? Sen zulmet, hak arayan birileri çıksın, protesto eylemi yapsın barışçıl bir şekilde, hiç kimseye zarar vermeyen bir şekilde ve "Sen canımı sıktın, bir neden bulup seni atıyorum içeriye 6 ay cezaevinde kal." Memleketin hali bu işte. Şimdi bırakıyorlar. Niye bıraktın? "Vakit doldu." Diğerlerini niye bırakmıyorsun? "Canım öyle istedi." Memleketin hukuk sistemi bu işte, rezalet bir durumdayız.
KORİDORLARDA RASTLADIĞIM ÇOCUK GÖZLERİ...
Bakın Acun Karadağ hocamız ne demiş? "800 annenin tutsaklığına son vermeden, 800 çocuğun gözlerindeki o büyülü ışığı göremeyeceğiz! Hapishanedeki her şeyle baş edebilirim ama ya çocuk sesleri? Koridorlarda rastladığım çocukların gözleri. Hadi Allah'tan korkmuyorsunuz diyelim, bu çocuklardan da mı korkmuyorsunuz? Bu çocuklar günü gelir bu acılarının, kaybedilen çocukluklarının acısını çıkarmaz mı bu sistemden? Hapishaneleri artırmak kurtarır mı sizi zulmettiğiniz geleceğin elinden?"
KÜRT SORUNUNDAN SONRA OHAL SORUNU ÇIKARILDI
Bakın çok önemli sözler bunlar! Biz ne diyoruz? Kürt meselesi 1980 sonrası Diyarbakır cezaevlerinden çıkmıştır! Şu anda da KHK'lar dolayısıyla, OHAL nedeniyle onbinlerce insan cezaevindedir. Bu ne demektir? Türkiye yeni bir soruna hazırlanıyor! Kürt sorunundan sonra belki yıllarca sürecek kronikleşmiş bir KHK sorununu devlet kendi eliyle ortaya çıkardı. Bakın çok net söylüyorum! 1980 sonrası Kürt sorunu nasıl kronik bir hale gelmiş, o çocuklar, gençler nasıl acılarla büyümüşse, şu anda da cezaevinde OHAL ve KHK mağduriyetleri dolayısıyla yatan binlerce kadın ve erkeğin çocukları da aynı hisleri yaşamaktadır. Biz kimse acılarla, üzüntülerle, kötümser ve karamsar duygularla büyüsün istemiyoruz ve bunun için bu felaketi durdurun, diyoruz.
Peçesi nedeniyle uçaktan indirilmeye çalışılan bir kadından şikayet almıştık. Sağlık Bakanı'nın bez maske talimatı dinlenmemiş ve uçak şirketi peçe ile solunum yollarını kapatsa bile kadına illa maske takacaksın, peçeni indir zorlamasını yapmış. Bu da kabul edilecek bir davranış değil. Evet maskeyi her yerde takıyoruz ama bir yerde de insanların dini duygu ve düşüncelerine de hassasiyet gösterilmesi gerekiyor, buna da dikkat edilmeli, tüm kurumlara da bunları hatırlatalım.
CTE GENEL MÜDÜRÜ GÖREVDEN ALINDI
Ceza Tevkifevleri (CTE) Genel Müdürü görevden alındı. Ben boşuna mı cezaevlerini şikayet ediyorum. Demek ki belki bizim bile bilmediğimiz birtakım skandallardan dolayı, aniden bir gece yarısı Genel Müdür Yılmaz Çiftçi görevinden alındı arkadaşlar. Haberiniz var mı? Yok! Ama biliyoruz biz! Neden oluyor bunlar? Çünkü cezaevlerinde çok skandallar yaşanıyor. Cezaevlerini yönetemiyorlar. Yönetilemez, yürütülemez bir halde. Başka genel müdür getir, senin kafan ihlal doluysa, zulüm doluysa istediğin kadar genel müdür değiştir sende bir değişiklik olmaz.
SİZİN KAFANIZ ZULÜM!
Mustafa Kabakçıoğlu olayını gündeme getirdik, bugün 5 ay oldu. 5 ay oldu 29 Ağustos'ta beyaz plastik sandalyede Gümüşhane Cezaevi'nde tek başına hayatını kaybetti bu insan, hala Adalet Bakanlığı CTE Genel Müdürlüğü teftiş raporlarını açıklamıyor ya! Böyle bir rezalet olabilir mi? Tabi istifa üstüne istifa yaşanır. Yenisi gelsin o da istifa eder çünkü sizin kafanız zulüm. 5 aydır ölen bir insan hakkında bir rapor açıklanmaz mı? Bu nasıl bir skandaldır? Adalet Bakanı'nı ben istifaya davet ediyorum, böyle bir rezalet olabilir mi? Kendisinin yüzüne 3 kez söyledim; Mustafa Kabakçıoğlu raporu niye açıklanmıyor? "2 tane müfettiş gönderdim. Açıklanacak kısa zamanda" dedi.
Neyi örtmeye neyi saklamaya çalışıyorsunuz? Skandal ölümler bunlar. Kaçıncı skandal ölümü size soracağız? Halime Gülsu, Muzaffer Özcengiz'i, Nesrin Gençosman'ı cevaplamadınız; Mustafa Kabakçıoğlu'nu da sümenaltı etmeye çalışıyorsunuz. El insaf! Nasıl bir anlayış anlamak mümkün değil. 1-2 ay beklersin de nasıl bir şey bu? Devlet yok ortada. 5 aydır bir devlet rapor açıklamıyor! Neyi saklamaya çalışıyorsun sen bilelim bunu? Bize unutturmaya mı çalışıyorsun unutmayız! Kaç yıl önceki cinayetleri, hücrede ölen insanları unutmadık, unutmayacağız! Bir gün mutlaka hukuk önünde bunların önünde hesabını soracağız sizden! Hukuk önünde soracağız! Bunu bilin! Yarın öbür gün bu iktidardan düşeceksiniz! Bütün bu yaptığınız cinayetlerin hepsinin hesabını vereceksiniz!
ASKERİ ÖĞRENCİLER MÜEBBETLİKLER ARASINA YOLLANDI
Bakın yine askeri öğrenciler. Bana bir anne ileti göndermiş, diyor ki: "Bizim kursiyer teğmenlerin cezası İstinaf'ta. Ceza onanmadan yüksek güvenlikli t tipine almışlar çocukları. Lütfen bunu duyurmamıza yardım edin. Yetti artık bu işkenceler." Tek kurşun sıkmamış delikanlıları; 18, 19 yaşındaki delikanlıları sen darbeci ilan et, müebbet ver, ondan sonra cezası bile onanmadan müebbetliklerin arasına yolla. Olacak işler değil bunlar!
13-14-15 yaşındaki askeri öğrenciler 13-14 yaşlarında yaptıkları ile sorgulanarak tutuklanabiliyor! Bu da çok üzücü bir husus.
GÜLTEKİN AVCI'DAN MEKTUP
Bana İzmir Kırıklar F Tipi Cezaevi'nden Gültekin Avcı, cezaevinde yatan gazetecilerden, mektup yollamış diyor ki: "6 köşe yazısı yazdım, 14. ACM, TCK 312 yani darbe'den ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verdi. Tek bir delil olmamasına rağmen bu ceza verildi ama kimse cezayı köşe yazısından aldığımı bilmiyor! Ben bu köşe yazılarında iktidarı devirmeyi falan da hedef almamıştım." Bakın memleketin haline bakın. Ahmet Altan 3 köşe yazısından ağır cezalar aldı, Gültekin Avcı da 6 köşe yazısından müebbet hapis cezası almış. Darbeye girişmiş! Allah aşkına 6 tane köşe yazısı ile darbe mi yapılır ya!
OHAL KOMİSYONU 4,5 YILDIR YARGIYA ULAŞMAYI ENGELLİYOR
OHAL Komisyonu'nu sürekli eleştiriyoruz. OHAL Komisyonu kendi kafasına göre kararlar alıyor, idare mahkemeleri çok yüksek oranda ret kararları veriyor ve en az 14 bin kişi şu anda daha aradan geçmiş 4.5 yıl yargıya bile ulaşabilmiş durumda değil. Bunlar dünyanın birinci sırasındaki skandalları ile dolu bir ülkede yaşanıyor! Afrika'nın en gelişmemiş ülkesinde bile haksızlığa uğrayan bir insan 4.5 yılda yargıya ulaşamama gibi bir skandala uğramaz ama bizim ülkede uğruyor işte. İnanın ki dünyanın başka bir ülkesinde böyle bir rezalet yok. 4.5 yıldır insanları beklet, abuk subuk gerekçelerle %90 ret ver, 4.5 yıldır daha yargıya ulaşamayan onbinlerce kişi olmuş olsun!
SÜS OLARAK OMBUDSMANLIK!
Ombudsman'a soru sormuştuk! Ankara Emniyeti'nde ki işkenceleri sormuştuk. Ombudsman ne demektir? Halkın avukatı demektir, devlet kurumlarında halkın uğradığı mağduriyetleri devlet kurumları örtbas ederse araya Ombudsman girer halkın avukatı olarak. Peki biz Ankara Emniyeti'nde örtbas edilen işkenceleri sormuşuz ne olmuş? Ombudsman demiş ki: "Resen hareket etme şansımız, hakkımız yok. Yapabilecek bir şey yok efendim." Bahsettiğimiz şey en ağır insan hakları ihlali olan işkence! Peki o zaman Ombudsmanlık niye var!
Millet en ufak uğradığı ihlali şikayet etmekten korkuyor, işkenceyi şikayet etmekten tabi korkar. Sen halkın avukatı değil misin? Bu memlekette savcılar kamu adına resen soruşturma başlatmıyor mu? Madem sen de idari bir kurum olarak halkın avukatı ünvanı almışsın resen soruşturma niye başlatmıyorsun? Niye bu halkı Türkiye'ye de vermiyorlar! Başka ülkelerdeki ombudsmanlara resen soruşturma başlatma, inceleme başlatma hakkı veriyorlar Türkiye'de verilmiyorlar çünkü Türkiye devleti ve iktidarı ne diyor biliyor musunuz? "Millete karşı yaptığımız ihlalleri öyle çok fazla araştırmayın, ey devlet kurumları öyle fazla da olmaz. İşte ben süs olarak Ombudsmanlık kurarım, süs olarak Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu kurarım, süs olarak TBMM İnsan Hakları İnceleme Komisyonu kurarım; buralarda sanki insan hakları ihlallerimize bakan bağımsız komisyonlar, kurumlar varmış gibi bir hava oluştururum Amerika'ya, AB'ye böyle işimizi yürütürüz." Diye düşünen bir iktidar var karşımızda.
Osman Kavala gezi davası sil baştan. İstinaf, gezi davasında beraati bozdu! AYM'nin gerekçeli kararlarını da dikkate almadı. Zaten Osman Kavala, Ahmet Altan, Sn. Selahattin Demirtaş kararlarının ne kadar hukuksuz olduğunu biliyoruz, Sn. Selahattin Demirtaş'ın kararının AİHM'ce verilen kararın mutlak surette uygulanması lazım. Gece gündüz bunu anlatıyoruz. En az 1 aydır anlatıyoruz, skandal bir karar, bakın 22 Aralık'ta bu karar verildi AİHM tarafından, bugün 28 Ocak ve halen bu karar uygulanmış değil, neyi bekliyorsunuz? Türkiye'yi gerçekten çok ağır bir şekilde suçlayarak verilen bir karar ve kimse bu kararı uygulamıyor!
MİLLETİN HALİNDEN BAZI ANEKDOTLAR:
Bir kişi diyor ki: "Bugün bir açık otoparkta 45 yaşlarında bir adam sokulup: "Eski memurum. Evimde tüp yok, çocuklarım için bir tüp parası toplamaya çalışıyorum." dedi. "KHK'lı mısınız, çekinmeyin, söyleyin." dedim. Yüzüme acıyla baktı. Adamın gözleri insan idi, yüzü asalet idi; kesinlikle yalan değildi." Bakın bir tablo işte! Maalesef ki bunlar Türkiye'de yaşanıyor!!!
Yeniçağ yazarı Orhan Uğuroğlu; hani şu MHP aleyhinde yazdığı için dövülen kişi. "Bana veya yazarlarımıza bir kez daha saldırı olursa, hatta öldürülecek olursak birinci derece sorumluları Bahçeli, Semih Yalçın ve Soylu'dur." Demiş. Memleketin haline bakın! Azmettireni işaretliyor, araştırmayanı işaretliyor ama adamı öldüresiye dövenler yakalanmıyor! Ne kadar güzel bir ülke değil mi? Tutuklanmıyor, işlem yapılmıyor, açıklama yapmıyor İçişleri Bakanı.
Bakın Muş'tan bana yazan bir amcanın sesini burada duyurayım. Diyor ki: "Devlet, bizi insan olarak görsün. "Ben Muş'tan 75 yaşında bir babayım, sesimizi duyan yok, haksız yere çocuklarımız cezaevlerinde ölüme terkedilmiş, bir tanık ve hakimin 3 sorusundan biri varsa içeridesin. Bunu hiçbir vicdanlı insan kabul edemez, yazıktır günahtır."diyor Medeni Ak Muş'tan.
Sokağa çıkma yasağı adı altında kesilen fahiş cezalara da dikkat çekiliyor; 3150 TL ceza kesilen insanlar bize başvuruyor. Gerçekten bunlar ağır cezalar bir formül bulunmalı.
Yine Sabiha Gökçen darbe davası 2019'da Yargıtay tarafından uzman erbaşlar lehine bozuldu.23.12.2020 de 23.Ağır Ceza'da 4.5 yıldır içerde olan 21 Uzman Erbaşı tahliye etti.1 hafta sonra itiraza binaen dava ile alakası olamayan 24. Ağır Ceza yakalanmalarına karar verdi. Tahliye edilen bir kişiyi tekrar yakalayıp tutmak için büyük bir gayret sarf eden devlet anlayışı ile karşı karşıyayız.
Yine geçtiğimiz hafta Ezilenlerin Sosyalist Parti yetkililerine yönelik çok büyük bir gözaltı ve tutuklama dalgası yaşandı, bunu da protesto ediyoruz. Bütün bunlar uygunsuz gerekçeler ile yapılıyor.
"Valilik STK ve bazı oluşumların ihtiyaç sahipleri için yemek dağıtımlarının sokakta yapılamayacağı ancak evlerine bırakılabileceği aksi takdirde engelleneceğini açıklamış. Peki her akşam sokakta yaşayanlara dağıttığımız yemekler insanların olmayan evlerine nasıl ulaşacak? Kayyım kararıyla sokakta yaşayanlarla dayanışma, engellenmeye çalışılıyor." Demiş bir vatandaşımız bize.
Bakın ilginç retler geliyor. KHK'yla ihraç edilen Mevlüt Kaplan'ın mahkemeye yaptığı başvuru, kardeşi hakkında açılan bir dava gerekçe gösterilerek reddedildi. Kardeşinin davasından kendisine ret veriliyor. Çok görüyoruz bu zalim kararları. Babasının partisinden dolayı oğluna ret. Annesinin KHK'lılığından kızına ret. Ne zaman hukuk gelecek arkadaşlar?
AK PARTİ DÜŞEN OYLARINI, HABERSİZ ÜYE YAPARAK GİDERİYOR!
Bakın bir de şu tür vakalar çok oluyor. Hiçbir siyasi partiye üye olmadığı halde, birçok farklı ilde AK Parti'ye üye kaydedilen yüzlerce insandan şikayet alıyoruz. Olacak işler değil bunlar ama burası Türkiye oluyor, böyle rezaletler de yaşanıyor. AK Parti düşen oy oranlarını insanlardan habersiz onları üye yaparak gidermeye çalışıyor.
Twitter'a reklam vermek yasaklandı. İfade özgürlüğümüzü kısıtlamaya çalışıyorlar. Twitter gittikçe engellenmeye çalışıyor. Bugün Twitter artık çok önemli bir sosyal medya odağı oldu ama iktidar Twitter'ı boğmaya çalışıyor.
Bakın bir OHAL Komisyonu kararı... Ret vermiş. "Ömer bey iyi günler. OHAL Komisyon kararım; istifa edilmiş 19 aylık sendika vardı ve kurum kanaati ile bana ret verildi." Ne olduğu belli olmayan bir kanaat ile "Seni kurumunun müdürüne sorduk; sen terörist adammışsın" deniyor. İyi valla, sarı çizmeli Mehmet Ağa! Bir sendikaya üye olmuş... ya o sendikanın aidatını 15 Temmuz'a kadar devlet ödüyordu. Böyle bir rezalet olabilir mi? Bu hangi hukuka sığar? "Falanca sendikaya üye olmuş." Kapatsaydın o sendikayı daha önceden. 15 Temmuz'a kadar sen o sendikayı yasal bir sendika olarak kabul ettin ondan sonra da "Vay efendim sen sendikaya 19 ay üye olmuşsun, sonra istifa etmişsin ama onu da görmüyorum. Senin müdür demiş ki: "Terörist adamdır." Sana OHAL Komisyonu'ndan ret." Memlekette hukuk yok! Biz bunu tüm dünyaya anlatacağız arkadaşlar, böyle rezaletler olmaz!!!
Kayseri'de 2- 3 haftadır bunu anlatıyoruz. Kayseri'de 4 TL'lik elma, 1.5 TL'ye satıldığı için insanlar -4 derece soğukta kuyruklarda bekliyorlar! Milletin maddi durumu böylesine düşmüş durumda ve -4 derecede kuyruklarda bekliyorlar!
Türkistan'ın acı kaybı: 82 yaşındaki Uygur tarihçi ve şair-yazar Mirzahid Kerimi, Çin zindanında vefat etti. 11 yıllık hapis cezasını çekmekte olan Kerim'i, "Sandıktaki Bebe" ve "Yusuf Has Hacip" isimli eserleriyle tanıyorduk!
Mustafa Araz, intihar ettiği iddia edilen Kürt asker. Otopsi raporunda işkence ile öldürüldüğünün kanıtı olan birtakım durumlar var. Aile intihar notundaki yazının çocuklarına ait olmadığını düşünüyor. Bir intihar notu var ama intihar edenin el yazısına benzemiyor, çok ciddi bir durum bu!
Yine geçtiğimiz hafta zamanında vefat haberini verdiğim, şimdi iade haberini verdiğim bir öğretmen. Bir KESK'li öğretmen bir kaza sonucu vefat ediyor, gencecik bir öğretmen daha sonra OHAL Komisyonu kararı açıklıyor: "Seni iade ettik." Tamam da öğretmen 4.5 yıldır bekliyordu, bu arada hayatını kaybetti sen kalkmış diyorsun: "İade ettik seni." Mezar'da iade! Bu yargının, komisyonların gecikmesinin rezaleti buralarda ortaya çıkıyor!
Yine geçtiğimiz hafta Düzce Cezaevi'nden Covid'den Av. Metin Yücel vefat etti, halen yönetmelik bahaneleriyle insanları cezaevinde tutmaya çalışıyorlar.
Bakın geçen hafta gencecik yaşında bir kalp krizi ile ölen bir itfaiye çavuşu Diyanet Elagöz. İtfaiye çavuşu iken ihraç edilmiş, daha sonra oto yıkamacılık yapıyormuş Maraş'ta. Çektiği sıkıntılar, stresler sonucu gencecik yaşında, çocukları da var, stresten dolayı kalp krizinden vefat etti!
Tuna Altınel hocamız, bakın çok büyük bir rezalet devam ediyor! Fransa'da Lyon'da matematik profesörü. Türkiye'ye kazara gelmiş böylesi bir hukuksuz ülkeye, barış akademisyeni olan bir hocamız, tutuklanıp cezaevine atılmış. Cezaevinden tahliye, beraat etmiş ve Fransa'ya çalıştığı yere dönemiyor! Türkiye diyor ki: "Seni göndermem." Zaten hazzetmiyorsun niye göndermiyorsun hocayı? Fransa'da millete matematik öğretecek bir Türk bilim insanı niye göndermiyorsun? "Göndermiyorum. Ben zulmetmek istiyorum, adamı aç susuz bırakmak istiyorum" diyor iktidar. Burada da bir yerde çalışamıyor, çalıştığı yer Fransa. Ülkenin hali bu arkadaşlar gerçekten inanılmaz üzücü hadiseler yaşanıyor!
AÇIKLAMA YAPAMIYORSAN, DEFOL GİT!
Yine Mehmet Altan'ın açtığı dava KHK ihraçlarıyla ilgili 'sırları' deşifre etti: OHAL Komisyonu'nun ihraca gerekçe gösterdiği rapor aslında hiç hazırlanmamış! OHAL Komisyonu demiş ki: "Sana ret veriyorum. Senin kurumun senin hakkında olumsuz bir idari rapor hazırlamış." Hoca idare mahkemesine gitmiş, meğerse üniversite öyle bir rapor hazırlamamış. Komisyon yalan atmış! Öyle bir rapor yok! Arkadaşlar olacak bir iş mi! OHAL Komisyonu resmen yalan atıyor, ben zaten kaç tane yalanını yakaladım. Açıklama yapın diyorum, yapmıyorlar. O zaman defolun gidin. Bu komisyon böyle yüzbinlerce insanı mağdur edemez. "Yok biz burada istediğimizi yapacağız."
Türkiye ile Çin arasında suçluların iadesi anlaşması kapsamında, Türkiye'deki Doğu Türkistanlıların evlerine baskın düzenlenip tutuklandığı haberleri üzerine; Doğu Türkistan İnsan Hakları İzleme Derneği, endişelerini dile getiren bir açıklama yayınladı. Doğu Türkistan'lıların kürsüye çıkıp konuşma hakları bile gasp edildi Meclis'te!
Türk Tabipler Birliği Yüksek Onur Kurulu Üyesi Dr. Şeyhmus Gökalp arkadaşımız çok önemli bir doktor. Yaşamı boyunca halkın sağlık hakkı ve hekimlik değerlerini savundu, uydurma gerekçelerle bu doktor tutuklu şu anda.
İnşaat Sen, Kayı İnşaat işçileri olarak eylem yapıyor işçiler. Coşkun Yılmaz isimli bir patron kendilerine haksızlık yapıyormuş, biz de bunu destekliyoruz bu zulme karşı direnişi, "Hakettiğimiz paramızı alana kadar burada olacağız." Diyor İnşaat Sen Kayı İnşaat işçileri.
1305 odyometri cihazı nerede? 1305 cihazı kim kullanıyor? "Halk sağlığına neden odyometristler atanmıyor?" diye soruyor odyometrist arkadaşlarımız çok sıkıntıda. Uzmanlığı olmayan kimseler bunu yapıyor.
TRT Kürdi dizisinde HDP'yi karalayan yayınlar yapılıyor!
Takım | O | G | M | B | A | Y | P | AV | |
---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|
1 | Fenerbahçe | 4 | 3 | 0 | 1 | 11 | 2 | 10 | +9 |
2 | Galatasaray | 3 | 3 | 0 | 0 | 9 | 3 | 9 | +6 |
3 | Beşiktaş | 3 | 3 | 0 | 0 | 8 | 2 | 9 | +6 |
4 | Eyüpspor | 4 | 2 | 0 | 2 | 6 | 2 | 8 | +4 |
5 | Başakşehir FK | 3 | 2 | 0 | 1 | 10 | 5 | 7 | +5 |
6 | Göztepe | 4 | 1 | 0 | 3 | 5 | 3 | 6 | +2 |
7 | Samsunspor | 3 | 2 | 1 | 0 | 4 | 2 | 6 | +2 |
8 | Kasımpaşa | 4 | 1 | 1 | 2 | 6 | 6 | 5 | 0 |
9 | Konyaspor | 4 | 1 | 2 | 1 | 5 | 7 | 4 | -2 |
10 | Sivasspor | 4 | 1 | 2 | 1 | 2 | 4 | 4 | -2 |
11 | Antalyaspor | 4 | 1 | 2 | 1 | 7 | 11 | 4 | -4 |
12 | Çaykur Rizespor | 4 | 1 | 2 | 1 | 3 | 8 | 4 | -5 |
13 | Gaziantep FK | 2 | 1 | 1 | 0 | 1 | 1 | 3 | 0 |
14 | Bodrum FK | 4 | 1 | 3 | 0 | 4 | 8 | 3 | -4 |
15 | Trabzonspor | 2 | 0 | 0 | 2 | 0 | 0 | 2 | 0 |
16 | Alanyaspor | 4 | 0 | 2 | 2 | 4 | 9 | 2 | -5 |
17 | Kayserispor | 2 | 0 | 1 | 1 | 1 | 2 | 1 | -1 |
18 | Hatayspor | 4 | 0 | 3 | 1 | 4 | 9 | 1 | -5 |
19 | Adana Demirspor | 4 | 0 | 3 | 1 | 4 | 10 | 1 | -6 |
Takım | O | G | M | B | A | Y | P | AV | |
---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|
1 | Iğdır FK | 4 | 3 | 0 | 1 | 9 | 1 | 10 | +8 |
2 | Kocaelispor | 4 | 3 | 1 | 0 | 5 | 5 | 9 | 0 |
3 | İstanbulspor | 4 | 3 | 1 | 0 | 8 | 4 | 9 | +4 |
4 | Ümraniyespor | 4 | 2 | 1 | 1 | 7 | 5 | 7 | +2 |
5 | Bandırmaspor | 4 | 2 | 1 | 1 | 7 | 6 | 7 | +1 |
6 | Pendikspor | 4 | 2 | 2 | 0 | 8 | 7 | 6 | +1 |
7 | MKE Ankaragücü | 4 | 2 | 2 | 0 | 4 | 3 | 6 | +1 |
8 | Erzurumspor FK | 4 | 2 | 2 | 0 | 6 | 4 | 6 | +2 |
9 | Şanlıurfaspor | 4 | 2 | 2 | 0 | 6 | 8 | 6 | -2 |
10 | Manisa FK | 4 | 1 | 1 | 2 | 6 | 5 | 5 | +1 |
11 | Keçiörengücü | 4 | 1 | 1 | 2 | 4 | 4 | 5 | 0 |
12 | Gençlerbirliği | 4 | 1 | 1 | 2 | 4 | 4 | 5 | 0 |
13 | Boluspor | 4 | 1 | 1 | 2 | 4 | 4 | 5 | 0 |
14 | Amed SK | 4 | 1 | 1 | 2 | 3 | 1 | 5 | +2 |
15 | Sakaryaspor | 4 | 0 | 0 | 4 | 4 | 4 | 4 | 0 |
16 | Adanaspor | 4 | 1 | 2 | 1 | 6 | 11 | 4 | -5 |
17 | Fatih Karagümrük | 4 | 0 | 1 | 3 | 4 | 6 | 3 | -2 |
18 | Çorum FK | 4 | 0 | 1 | 3 | 3 | 6 | 3 | -3 |
19 | Esenler Erokspor | 3 | 0 | 3 | 0 | 3 | 6 | 0 | -3 |
20 | Yeni Malatyaspor | 3 | 0 | 3 | 0 | 0 | 7 | 3 | -7 |
Takım | O | G | M | B | A | Y | P | AV | |
---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|
1 | GMG Kastamonuspor | 2 | 2 | 0 | 0 | 5 | 3 | 6 | +2 |
2 | Sarıyer | 2 | 1 | 0 | 1 | 3 | 0 | 4 | +3 |
3 | Altınordu | 2 | 1 | 0 | 1 | 2 | 0 | 4 | +2 |
4 | Tuzlaspor | 2 | 1 | 0 | 1 | 2 | 0 | 4 | +2 |
5 | 1461 Trabzon FK | 2 | 1 | 0 | 1 | 2 | 0 | 4 | +2 |
6 | 24Erzincanspor | 2 | 1 | 0 | 1 | 2 | 0 | 4 | +2 |
7 | Adana 1954 Futbol Kulübü | 2 | 1 | 0 | 1 | 2 | 1 | 4 | +1 |
8 | Kırklarelispor | 2 | 1 | 0 | 1 | 2 | 1 | 4 | +1 |
9 | Altay | 2 | 1 | 0 | 1 | 1 | 0 | 4 | +1 |
10 | Batman Petrolspor | 2 | 1 | 1 | 0 | 1 | 1 | 3 | 0 |
11 | İskenderunspor A.Ş. | 1 | 0 | 0 | 1 | 0 | 0 | 1 | 0 |
12 | Kepezspor FAŞ | 2 | 0 | 1 | 1 | 0 | 1 | 1 | -1 |
13 | Isparta 32 Spor | 2 | 0 | 1 | 1 | 1 | 3 | 1 | -2 |
14 | İnegölspor | 2 | 0 | 1 | 1 | 0 | 2 | 1 | -2 |
15 | Sincan Belediyesi Ankaraspor | 2 | 0 | 2 | 0 | 0 | 2 | 0 | -2 |
16 | Fethiyespor | 2 | 0 | 2 | 0 | 3 | 6 | 0 | -3 |
17 | Karaköprü Belediyespor | 2 | 0 | 2 | 0 | 1 | 4 | 0 | -3 |
18 | Hes İlaç Afyonspor | 1 | 0 | 1 | 0 | 0 | 3 | 0 | -3 |
Takım | O | G | M | B | A | Y | P | AV | |
---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|
1 | Bornova 1877 | 1 | 1 | 0 | 0 | 4 | 0 | 3 | +4 |
2 | Bursaspor | 1 | 1 | 0 | 0 | 2 | 0 | 3 | +2 |
3 | Silifke Belediye Spor | 1 | 1 | 0 | 0 | 2 | 1 | 3 | +1 |
4 | Anadolu Üniversitesi | 1 | 1 | 0 | 0 | 1 | 0 | 3 | +1 |
5 | Belediye Kütahyaspor | 1 | 1 | 0 | 0 | 1 | 0 | 3 | +1 |
6 | Muş Spor Kulübü | 1 | 1 | 0 | 0 | 1 | 0 | 3 | +1 |
7 | Artvin Hopaspor | 1 | 0 | 0 | 1 | 0 | 0 | 1 | 0 |
8 | Karşıyaka | 1 | 0 | 0 | 1 | 0 | 0 | 1 | 0 |
9 | Kırşehir Futbol SK | 1 | 0 | 0 | 1 | 0 | 0 | 1 | 0 |
10 | 23 Elazığ Futbol Kulübü | 1 | 0 | 0 | 1 | 0 | 0 | 1 | 0 |
11 | Ergene Velimeşe | 1 | 0 | 1 | 0 | 1 | 2 | 0 | -1 |
12 | Kahramanmaraşspor | 1 | 0 | 1 | 0 | 0 | 1 | 0 | -1 |
13 | Kuşadasıspor | 1 | 0 | 1 | 0 | 0 | 1 | 0 | -1 |
14 | Tokat Bld Plevnespor | 1 | 0 | 1 | 0 | 0 | 1 | 0 | -1 |
15 | Düzcespor | 1 | 0 | 1 | 0 | 0 | 2 | 0 | -2 |
16 | Bulvarspor | 1 | 0 | 1 | 0 | 0 | 4 | 0 | -4 |
Tarih | Ev Sahibi | Sonuç | Konuk Takım |
---|---|---|---|
14/09/2024 | Samsunspor | vs | Konyaspor |
14/09/2024 | Sivasspor | vs | Gaziantep FK |
14/09/2024 | Bodrum FK | vs | Başakşehir FK |
14/09/2024 | Galatasaray | vs | Çaykur Rizespor |
15/09/2024 | Kasımpaşa | vs | Fenerbahçe |
15/09/2024 | Kayserispor | vs | Eyüpspor |
15/09/2024 | Alanyaspor | vs | Hatayspor |
15/09/2024 | Trabzonspor | vs | Beşiktaş |
16/09/2024 | Antalyaspor | vs | Adana Demirspor |
Tarih | Ev Sahibi | Sonuç | Konuk Takım |
---|---|---|---|
13/09/2024 | Boluspor | vs | Pendikspor |
14/09/2024 | Bandırmaspor | vs | Amed SK |
14/09/2024 | Yeni Malatyaspor | vs | Çorum FK |
14/09/2024 | İstanbulspor | vs | Ümraniyespor |
14/09/2024 | Sakaryaspor | vs | Şanlıurfaspor |
15/09/2024 | Fatih Karagümrük | vs | MKE Ankaragücü |
15/09/2024 | Iğdır FK | vs | Esenler Erokspor |
15/09/2024 | Gençlerbirliği | vs | Erzurumspor FK |
15/09/2024 | Kocaelispor | vs | Manisa FK |
16/09/2024 | Adanaspor | vs | Keçiörengücü |
Tarih | Ev Sahibi | Sonuç | Konuk Takım |
---|---|---|---|
09/09/2024 | Afyonspor Kulübü | vs | İskenderunspor A.Ş. |
14/09/2024 | Karaköprü Belediyespor | vs | Sincan Belediyesi Ankaraspor |
14/09/2024 | 1461 Trabzon FK | vs | 24Erzincanspor |
14/09/2024 | Altay | vs | GMG Kastamonuspor |
15/09/2024 | Adana 01 Futbol Kulübü | vs | Kırklarelispor |
15/09/2024 | İskenderunspor A.Ş. | vs | Fethiyespor |
15/09/2024 | Altınordu | vs | Isparta 32 Spor |
15/09/2024 | Sarıyer | vs | Kepezspor FAŞ |
15/09/2024 | Afyonspor Kulübü | vs | İnegölspor |
Tarih | Ev Sahibi | Sonuç | Konuk Takım |
---|---|---|---|
14/09/2024 | Bulvarspor | vs | Karşıyaka |
14/09/2024 | Kuşadasıspor | vs | Artvin Hopaspor |
15/09/2024 | Kahramanmaraşspor | vs | Anadolu Üniversitesi |
15/09/2024 | 23 Elazığ Futbol Kulübü | vs | Bornova 1877 |
15/09/2024 | Kırşehir Futbol SK | vs | Düzcespor |
15/09/2024 | Silifke Belediye Spor | vs | Muş Spor Kulübü |
15/09/2024 | Belediye Kütahyaspor | vs | Ergene Velimeşe |
15/09/2024 | Bursaspor | vs | Tokat Bld Plevnespor |