WELG | Almanya'nın Federal Anayasa Mahkemesi, dış istihbarat teşkilatı BND’nin uluslararası telekomünikasyon izlemesiyle ilgili önemli bir karar açıkladı. Özgürlük Hakları Cemiyeti (GFF) ve Uluslararası Af Örgütü’nün 2016 yılında başlattığı itiraz süreci sonucunda mahkeme, BND'nin uluslararası iletişimdeki izleme faaliyetlerinin kısmen anayasaya aykırı olduğuna hükmetti.

Mahkeme, siber tehlikeler ve ulusal güvenlik gerekçesiyle BND'nin uluslararası izleme yapmasının "kamu yararının üstünlüğü nedeniyle" temelde anayasal olduğunu belirtti. Ancak özellikle yabancıların özel yaşamının yeterince korunmadığına dikkat çekti ve 2026 yılının sonuna kadar ilgili yasanın iyileştirilmesi gerektiğine karar verdi.

Gözden Geçirilecek Alanlar ve Önerilen Değişiklikler

BND, 2015 yılında yürürlüğe giren yasal düzenlemelerle, siber tehditleri tespit etmek amacıyla ülke içindeki kişilerin yurt dışı ile iletişimini stratejik olarak izliyor. Bu izleme faaliyetleri, belirli kelime ve kavramların takip edilmesi gibi yöntemleri içeriyor. Ancak Anayasa Mahkemesi, bu faaliyetlerin yabancıların özel yaşam alanlarına müdahalede bulunduğunu ve bu alandaki anahtar kelime taramalarının kabul edilemez olduğunu belirtti. Mahkeme, bu anahtar kelimelerin kullanılmasına derhal son verilmesi gerektiğine hükmetti.

Kontrol Mekanizmalarındaki Yetersizlikler

Mahkeme, mevcut kontrol mekanizmalarının, özellikle G10 komisyonunun kontrollerinin yetersiz olduğunu vurguladı. Bu nedenle, dinleme ve izleme faaliyetlerinin "mahkeme benzeri bir kontrol" tarafından denetlenmesinin zorunlu olduğunu belirtti. Ayrıca, bu faaliyetlere ilişkin belgelerin daha uzun süre kayıt altında tutulması ve denetlenebilir hale getirilmesi gerektiği kaydedildi.

2026'ya Kadar Yasal Düzenleme Zorunluluğu

Mahkeme, BND’nin faaliyetlerini büyük ölçüde sürdürebileceğini belirtmekle birlikte, izleme faaliyetlerinin yurt içi iletişimle olan ayrımının daha belirgin hale getirilmesi gerektiğini ifade etti. Özel yaşamın temel alanlarına müdahalede bulunan anahtar kelimelerin kullanımına son verilmesi ve yasaların iyileştirilmesi için 2026 yılına kadar süre tanıdı.

Bu karar, Almanya'da devletin güvenlik politikaları ile bireysel özgürlükler arasındaki hassas dengeyi koruma açısından önemli bir dönüm noktası olarak görülüyor.

@welgmedya.com