HDP Milletvekili Ali Kenanoğlu Burak Oğraş Cinayetini Meclis Gündemine Getirdi

Aşağıda belirtilen soruların Adalet Bakanı Abdülhamit GÜL tarafından anayasanın 98. ve TBMM İçtüzüğü’nün 96. ve 99. maddeleri uyarınca yazılı olarak cevaplandırılmasını arz ederim.

Burak OĞRAŞ, 2011 yılında stajyer öğrenci olarak çalıştığı Antalya Rixos Hotel müştemilatının havuzunda ölü olarak bulunmuştur.

Görgü tanıklarının ifadelerine, kriminal raporuna, yargılananların çelişkili ifadelerine, oğlunun yok edilen cep telefonuna, olayı soruşturan dönemin emniyet müdürünün aynı otelde yönetici olmasına, dosyanın 9 yıldır faili meçhul büroda bekletilmesine dikkat çeken baba Murat OĞRAŞ, 9 yıldır adaletin sağlanmasını bekliyor.

Olayla ilgili Antalya Cumhuriyet Başsavcılığı’nın görevlendirdiği Ulusal Kriminal Büro, ifadelerdeki çelişkilerden, olay günü yaşananlardan yola çıkarak, Burak’ın önce dövüldüğünü, sonra çatıdan atıldığını savundu. Ulusal Kriminal Büro’nun raporunda, “Burak ya taammüden veya taksir sonucu düşmeden darbelenmiş, ölmüştür. Burak intihar etmemiş, başkası tarafından bir şekilde aşağı düşürülmüştür. Famili Pansiyon adlı lojmanda kalanlardan bazı kimselerin bu olayla ilgili birinci dereceden mutlaka alakaları ya da bilgileri olmadır, demektedir.

Burak’ın babası Murat Oğraş, olayın yaşandığı zaman Antalya İl Emniyet Müdürü olan Ali Yılmaz’ın, olaydan yaklaşık 1 yıl sonra emekli olarak Rixos Otelleri’nde yönetim kurulu üyesi olarak görev aldığını, olayla ilgili Yılmaz’a ulaşmaya çalışmasını engelleyen ismin ise dönemin Asayiş Şube Müdürü Nurullah Güler olduğunu ifade ediyor.

Dönemin Antalya İl Emniyet Müdürü Ali Yılmaz, FETÖ’den gözaltına alınmış, savcılık tarafından serbest bırakılmış, Nurullah Güler, 15 Temmuz 2016’daki darbe girişiminden sonra ilan edilen OHAL kapsamındaki KHK’larla ihraç edilmiş ve “silahlı terör örgütüne üye olma” suçlamasıyla tutuklanmıştır.  Ayrıca, o dönem soruşturmayı yürüten Cinayet Büro Amiri Turan Deniz de FETÖ’den ihraç edilerek tutuklanmıştır.

Bütün bunlara göre;

1. Ulusal Kriminal Büro’nun raporlarına göre intihar olmadığı belirtilen bu vakanın bu güne kadar aydınlığa kavuşturulmamış olmasında sorumluluk sahibi olanlar kimlerdir?
2. Bakanlık olarak bu konunun aydınlığa kavuşturulması için herhangi bir çalışma veya soruşturma başlatmış mıdır?